MEHMET BARAN KILIÇ
@MehmetBaranKl
barankilic@diken.com.tr
Diken, öğrencilerin barınma sorunlarını gündeme taşıyan öğrenci inisiyatifi Barınamıyoruz Hareketi’yle yurtlardaki sorunlarını, sorunların çözümü için neler yapıldığını ve ‘çözülemeyen sorunların’ neden düğümlendiğini konuştu.
26 Ekim gününün ilk saatlerinde Aydın’da bulunan KYK Güzelhisar Kız Öğrenci Yurdu’nda asansörün arızalanıp düşmesiyle yurtta barınan Zeren Ertaş hayatını kaybetmişti. Öğrenciler, asansörün arızalı olduğunu ve bunu uzun süredir yurt yetkililerine bildirdiklerini ancak asansörün tamir edilmediğini dile getirmişti. Asansörün bakımını yapan firmanın bir yetkilisi olaydan sonra tutuklanmıştı.
Sayıştay’ın da yıllardır asansör konusunda uyardığı ortaya çıkmıştı. Sayıştay raporlarında öğrenci yurdu olarak kullanıma uygun olmayan binaların yurt olarak hizmet vermeye devam ettiği, asansörlerin yeterli şartlara sahip olmadığı ve sık sık arızalandığı belirtilmişti.
Raporlarda sadece asansörlere dikkat çekilmemiş; yangın söndürme ve algılama sistemleri, havalandırma sistemleri, altyapı sistemleri, yemekhane kapasiteleri, engelli kullanım alanları, ortak kullanım alanlarının kapasitesi ve niteliğiyle ilgili pek çok konuda yurtların yetersizliği ortaya konmuştu.
Diken, üniversite öğrencilerinin kurduğu ve gençlerin barınma sorunlarını gündeme taşıyan Barınamıyoruz Hareketi’yle yurtlardaki çözümsüz kalan sorunları konuştu.
‘Günde 100 bildirim geldiği oluyor’
Barınamıyoruz Hareketi’nden yetkililer, Türkiye genelindeki yurtlardan kendilerine günde en az 80 ihbar geldiğini dile getirdi. İhbar sayılarının 100’e ulaştığı günler de olmuş.
Yetkili şunları dedi:
*Zeren’den önce günde ortalama 20 bildirim geliyordu. Biz bunların hepsini sosyal medyada duyurmuyoruz. Çözüm odaklıyız. Sorunu çözmeye çalışıyoruz önce. Çözemezsek veya sorun çok acilse sosyal medyada paylaşıyoruz. Mesela İskenderun Teknik Üniversitesi’nde öğrenciler yurt diye çadırda kalıyordu. Gençlik ve Spor Bakanlığı (GSB) inkar ediyordu tabii. Sorunu çözemiyorduk, bu yüzden sosyal medyada paylaşıyorduk.
*Zeren’den sonraysa işler çığırından çıktı. Günde 100 bildirim gelmeye başladı. Daha önce ulaşamadığımız yurtlara ulaşmaya başladık. Şu aralar günde ortalama 80 bildirim geliyor.
Asansörler, yemek, böcekler, personelin tavrı en büyük sıkıntılar
Barınamıyoruz Hareketi’nden öğrenciler, kendilerine en çok asansör, yemek, böcekler, personelin kötü tavrı ve teknik sıkıntılar/yetersizliklerden dolayı şikayet geldiğini söylüyor:
*Zeren’den sonra en çok asansör konusunda bildirim geldi. Neredeyse her KYK’da asansörler sıkıntılı. Yurdu su basması, yemeklerin kalitesizliği ve yemeklerden böcek çıkması, yurtları böcek basması, çamaşır makinelerinin yetersiz olması, yurtlardaki diğer teknik sıkıntılar ve yurt müdürünün/personelinin öğrencilere tavrı en çok bildirim aldığımız konular.
‘Müdürler çok baskıcı, öğrencileri tehdit ediyor’
*Yurt müdürleri genelde demir yumruk oluyor, çok baskıcı. Mesela öğrenciler ‘şu şu sorunlar var, düzeltilmeli’ diye dilekçe yazıyor, yazamazsınız diye tehdit ediyorlar. Öğrencilere il GSB müdürlüğüne gitmesini öneriyoruz, yurt müdürü hemen ‘gidemezsiniz, sizi yurttan atarız’ diyor. Öğrenciler en küçük bir demokratik hakkını kullanmak istediğinde baskılarla karşılaşıyor. Mesela Kars’taki bir yurtla ilgili bir sorunu konuşuyorduk öğrencilerle. Öğrenciler tehdit edildi ve bize mesaj atmayı bıraktılar. Küçük şehirlerdeki KYK yurtlarının yönetimleri daha despot olabiliyor. Örneğin son giriş saati akşam 11 ama bunu 10’a çekiyorlar kafalarına göre. KYK yurt yönetmeliği epey despot bir yönetmelik. Üç kişi aynı anda ayakta duramaz gibi maddeler var.
‘Yemeklerin kurtlu çıktığı bile oluyor’
*Yemeklerde sıkıntı çıkıyor. Kalitesiz oluyor, böcek çıktığı oluyor, kurtlu çıktığı bile oluyor. Öğrenciler bununla ilgili sorunları dile getirdiğinde yemekhane personeli ‘yiyorsan ye, yemiyorsan git’ diyebiliyor. Kadın öğrencilerin kaldığı yurtların bazılarında erkek çalışanlar var. Kadın öğrenciler tacizlerle karşılaşabiliyor çalışanlar tarafından.
‘Depreme dayanıklı olmayan yurtlar var’
Yurtların depreme dayanıklı olmamasıyla ilgili iki bildirim aldık. En az bildirim aldığımız konu bu. Mesela İstanbul’daki Kadırga yurdu… Çok eski bir bina, çürük, en küçük bir depremde yıkılır. Buranın böceği eksik olmaz, asansörü problemli, bahçesi problemli, baştan aşağı sorunlu bir yurt. Yine İskenderun’daki bir yurttan da benzer bir bildirim almıştık.
‘KYK yurtlarının işlerini belediye meclisindeki üyeler alıyor’
Barınamıyoruz Hareketi, yurtlardaki sorunları çözmek için izledikleri yöntemleri şöyle anlatıyor:
*Yurtların içinde forumlar düzenliyoruz. Sorunlar neler, çözüm neler bunları belirliyoruz. İl GSB müdürlüklerine gidiyoruz mümkünse. ‘Gelin bu yurdu denetleyin’ diyoruz. Toplu dilekçe yazıyoruz yurt müdürlüğüne, il ve ilçe GSB müdürlüklerine.
*Belediye başkanlarına, o ilin milletvekillerine ulaştığımız oluyor. Mesela İzmir’in bir ilçesinde bir arkadaşımız KYK yurdundan atılmıştı. Son senesiydi. O ilçe belediyesiyle konuştuk ve öğrenciyi belediyenin misafirhanesine aldırdık. Bunu çözdüğümüz için sosyal medyada duyurmadık mesela. Tabii bir de sosyal medya üzerinden gündem yaratıyoruz gerektiğinde.
*Bazen de şöyle bir yol izliyoruz: Örneğin yemekle ilgili çok fazla bildirim geliyor bize. Kurtlu çıktığı da oluyor belirttiğim gibi. Özellikle küçük yerlerde KYK yurtlarının işlerini o ilin veya ilçenin belediye meclisindeki üyeler alıyor. Bu kişilere ulaşıyoruz sorunları çözün diye. Çözmezseniz teşhir ederiz demek zorunda kalıyoruz bazen.
‘Uzun vadeli çözüm için barınma komisyonu oluşturulmalı’
*Tabii biz bir şeyler yapmaya çalışıyoruz ancak bu sorunların uzun vadeli çözümü şudur: Mecliste barınma komisyonu oluşturulmalı. Sadece KYK’lar için değil çünkü barınma sorunu sadece KYK’yla sınırlı değil. KYK yurtları bağımsız ekiplerce denetlensin, sadece GSB müdürü gelince denetlenmesin.
*Normalde yurdun şartları çok kötü mesela ama GSB müdürü denetime geleceği için yemekler bol kepçe veriliyor, her şey temiz ama müdür gittikten sonra aynı kötü şartlar devam. Giresun’daki bir yurtta anlattığım şekilde bir denetim yapılıyor, sonraki gün kanalizasyon patlıyor mesela. Ya da sorunlarını çözdüğümüz yurtlardan aynı sorunlarla ilgili bildirimler yeniden alıyoruz, aynı süreçleri tekrar tekrar yaşıyoruz. Bunlar olmamalı.
‘GSB müdürlükleri TÜGVA ve cemaatlerin esareti altında’
Barınamıyoruz Hareketi, her şeye rağmen bazı sorunların çözülemediğini dile getiriyor. Öğrenciler, özellikle küçük yerlerdeki GSB yönetimlerinin cemaat ve TÜGVA gibi vakıfların tesiri altında olduğunu, bu oluşumların KYK yurtlarındaki sorunlarının çözümü engelleyerek öğrencileri kendi yurtlarına çekmeye çalıştıklarını anlattı.
Öğrencilere göre sorunların çözülememesinin nedenleri şunları:
*Gençler en kolay gözden çıkarılabilir grup olarak görülüyor. İşte bunlar ses etmez diye düşünüyorlar. Depremde gördük. Devletin o kadar misafirhanesi, oteli var ama depremzedeler KYK’ya yerleştirildi. Neden? Çünkü sorunlarını çözmesek bile ses çıkarmaz öğrenciler. Ama öyle değil, ses çıkarılıyor.
*Bunun haricinde özellikle küçük yerlerde GSB müdürlükleri TÜGVA veya cemaatlerin esareti altında. TÜGVA yöneticilerini müdürlüklerin yönetiminde görüyoruz. Siyasi durumu bir kenara bırakırsak TÜGVA yurtları teknik açıdan mükemmel yurtlar. TÜGVA yöneticileri öğrenciler kendi yurtlarına yönelsin istiyor. Bu ortamda elbette TÜGVA’lı kişilerin yönetici olduğu GSB müdürlükleri KYK yurtlarının sorunlarını çözmez. Oradaki sorunları çözülmesin ki öğrenciler TÜGVA yurtlarına gelsin. Mesela Adıyaman’da da cemaatler çok aktif, her köşe başında bir cemaat yurdu. Bu cemaatler aynı nedenden dolayı KYK yurtlarındaki sorunların çözülmesini istemez.
‘Ek bütçeye gerek duymadan tüm sorunlar çözülür’
*Yurtların problemleri daha çok öğrenciyi aynı yurda tıkmakla çözülmez. Yatak sayısı artıyor ama yurt sayısı artmıyor. Çoğu KYK’da dört kişilik oda parası ödeniyor çünkü oda buna göre tasarlanmış ve ama odalarda 6-8 kişi kalınıyor. Dolaplar yetmiyor, özel alan yok. Yurt 3000 kişilik ama 20 tane çamaşır makinesi var. Yurda girdiğinden beri çamaşırlarını yıkayamayan kişi biliyorum ben.
*Bu sorunların çözümü bakanlığın bütçesini belli tarikat etkinliklerine değil, öğrenciye harcanarak çözülebilir. Bakanlığın devasa bütçesi var, tüm yurtların sorunlarını çözer. Yeni KYK yurtları kurulabilir, misafirhaneler açılabilir. Vakıflar Genel Müdürlüğü herkese bina vakfediyor, bunlara yurt yapılabilir. Öğrenciyi gözden çıkaran anlayıştan vazgeçilmeli. Ek bütçeye gerek duymadan bu sorunlar çözülür.