Geçen haftanın popüler yanlış haberlerinden biri olan “Katarlı gençlerin Türkiye’de sınavsız tıp okuyacağı haberi” üniversite sınavlarından hemen önce çıktığı için haliyle hızla yayıldı. Hızla da yalanlandı, çünkü bu durum, bir askeri işbirliği anlaşması çerçevesinde askeri okul öğrencilerini kapsıyordu.
“Katarlı gençler Türkiye’de sınavsız tıp okuyacak” konulu haberin sosyal medyadaki önemli yayılım noktalarından biri tek başına olmasa da T24’tü. T24, haberi yayınından 27 saat sonra, orijinal tweet’i alıntılayarak bir özür tweet’i attı. Bu sırada, orijinal tweet, “Protokol onaylandı: Katarlı gençler, Türkiye’de sınavsız tıp okuyabilecek” metniyle dağılmaya devam ediyor, ancak tweet’teki linke tıklayınca haberin düzeltilmiş hali çıkıyordu. Haber linkini tıklayacaklar için güzel bir gelişme bu. Sorun şu ki, önemli bir kitle tweetlerdeki linkleri tıklamaya zahmet etmiyor.
Bu kıssadan çıkaracağımız hisse şu: Eğer haberimiz; yalan, yanlış ya da yanıltıcı çıkmışsa, o haberle ilgili ilk tweet’imizi de silmek zorunda olmalıyız. Çünkü o tweet yanıltıcı başlığıyla dolaşmaya devam ediyor. Tıpkı bu yazıyı gazeteye yollayacağım sırada (yani 26 Haziran Cumartesi saat 14.15 civarı) hâlâ özründen bağımsız bir şekilde Twitter akışıma düşen T24’ün ilk haber tweet’i gibi… Ya da gazetemiz BirGün’ün, Sözcü’ye referansla yaptığı ve sonradan düzelttiği ilk haberin tweet’i gibi. (Not: BirGün’ün ilk tweet’i benim uyarımla silindi) T24 özrünü dilemiş, haberini düzeltmiş diyebiliriz, bu ortamda erdemli bir hareket sayılabilir ama her tweet bağımsız bir yayıcıdır ve tıklanırsa zaten gerçek anlaşılır demeden silinmelidir. Çünkü insanlar tıklamadan, tweet’te okuduklarıyla yetinebilir.