Kamu sermayeli şirketler (örneğin THY ve Telekom) ve bankalar her bilgimizi MİT’e online olarak teslim edecek. Ne kadar paranız olduğu, ne kadar borcunuz veya kredi yükünüz olduğu, nakit akışlarınız, size borç verenler, alış-veriş yapanlar, kredi kartı harcamalarınız, yurtdışından hangi kitapları ısmarladığınız, nerede ne harcaması yaptığınız, gündelik alışkanlıklarınız ve zaaflarınız, abonelikleriniz, tıbbi sorunlarınız, tedavileriniz, hangi ilaçları kullandığınız, kimle nereye seyahat ettiğiniz, hangi otelde kaldığınız, size ait ne varsa devletin istihbarat örgütüne online teslim edilecek. Ülke yurttaşları için toplu ve de ayrıntılı bir fişleme programı demek bu.
Bundan 5 yıl önce ‘parlayan ülke’ öyküsü olan Türkiye’nin; şimdi hızla ifade ve basın özgürlüğü kalmayan, güçler ayrımının kalmadığı ve yürütmenin tek egemen olduğu, internet yasakları ve trafik bilgileri kaydedilen, polis ve istihbarat devletine doğru koşan bir hikâyesi var.
Evet, merak ediyorum; bize ‘birinci sınıf demokrasi olmadan birinci sınıf ekonomi olunmaz’ söylevi veren bakan Ali Babacan şimdi buna ne diyecek? Hangi bahaneyi, hangi zorlama gerekçeye sığınacak?