‘FETÖ’nün medya ayağı’na mensup olmakla suçlanan gazeteci Nazlı Ilıcak, “Yeterince yattım, artık serbest kalmak istiyorum” dedi.
İstanbul 26’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada Ilıcak hakkında, ‘silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme’ suçundan üçer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıldan 22.5 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.
Ilıcak’ın 10’u firarî 17 sanıkla beraber yargılandığı davanın bir sonraki duruşması 13 Kasım’da görülecek.
‘Uyarılara da dikkat etmedim’
Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç, Ilıcak’la Silivri Cezaevi’nde yaptığı görüşmeyi, Hürriyet’e yazdı.
Ilıcak sözlerine şöyle başladı: “İnanabiliyor musun, benim kimliğim teokratik bir darbeye uyar mı? Suudi Arabistan misali bir ülkede yaşayabilir miyim? Neden o adamın başımıza geçmesini isteyeyim ki! Çıldırmış olmalıyım. Sadece her zaman muhalif kimliğimle konuştum, yazdım. Kimsenin de düşmanı olmadım, karşısında konuştum. Bu duruşumla darbeye nasıl zemin hazırlayabilirim ki! Sadece muhalif gazeteci oldum. Bu süreçte herkes gibi ben de geç fark ettim. İtiraf ediyorum. Burnumun dikine gittim. Uyarılara da dikkat etmedim. Demokrattım. Dindar kesimlere hep duyarlıydım.”
‘FETÖ’de yanıldığımı itiraf edebilirim’
‘FETÖ’ konusunda yanıldığını ‘itiraf edebileceğini’ söyleyen Ilıcak, “Başka bir yapılanma karşımıza çıktı. Sadece benim değil, devletin en üst katından, genelkurmayına kadar” diye konuştu.
Yazılarında suç unsuru olmadığını ve kendisinin de bir dönem çalıştığı ancak ‘FETÖ’ye yakınlığı nedeniyle darbe girişiminin ardından kapatılan medya organlarının yasal izinli olduğunu hatırlatan Ilıcak, şöyle devam etti: “‘ByLock’um hiç olmadı. Banka hesabım da. Evimde 1 dolar da bulunmadı. Torunlarımı okullarına da göndermedim. ‘Örgüt üyesi olmamakla birlikte darbeye zemin hazırlamak.’ Bu suçla tutuklandım.”
‘Darbe girişimine çok şaşırdım’
15 aydır tutuklu olduğunu ve artık serbest kalmak istediğini belirten Ilıcak, torunlarının infaz memurları ve polislerden ürktükleri için artık ziyaretine gelemediklerini aktardı.
Ilıcak şöyle devam etti: “15 aydır tutukluyum. Bunu yaşayan bilir. Yeterince yattım, artık serbest kalmak istiyorum. Kızım ve oğlum geliyor. İki ayda bir açık görüş izni var. Mektup yazmam da yasak. Bu yasaklar terör suçlularına. Avukatımla da haftada bir kez görüşebiliyorum. Nasıl savunmamı yazacağım bu şartlarda? Darbe girişimine çok şaşırdım. Aklımın ucundan geçmeyen bir olaydı.”
‘Vakte bağlı kalmadan 10 rekat namaz kılıyorum’
Ilıcak, cezaevindeki bir gününü ise şöyle anlattı: “Saat 08.00’de sayım için o demir kapının gözetleme deliği korkunç bir sesle açılıyor ya… Beynimiz dağılıyor. Yataktan fırlıyorum, ‘Geldim geldim’ diye bağırarak. Sonra yine yatıyorum. 11.00’de kalkıyorum. Avluda yürüyüşümü yapıyorum. 3 kişiyiz avluda. Cimnastik yapıyorum. Plastik su şişelerini doldurup ağırlık çalışıyorum. Biliyorsun ben hiç yer silmedim. Şimdi koğuşumun yerini sopalı bezle silmeyi öğrendim. O kovaların nasıl kullanıldığını bana öğrettiler. Yaşım nedeniyle süpürge yaptırmıyorlar. Kendim saçımı boyuyorum. Sürekli dua ediyorum. Vakte bağlı kalmadan 10 rekat namaz kılıyorum oturarak, dizlerim iyi değil. Allahıma dua ediyorum; ‘Kalbime öfke verme. Nefret verme Allahım.’ Beni çocuklarımla torunlarımla imtihan etme. Hastane yerine hapishaneye şükrediyorum Allahım. Beni bir an önce kurtar, suçlu olmadığımı anlatabilme fırsatı ver Allahım.”