İLHAN TANIR
Hükümet, özellikle Gezi Parkı eylemlerinden sonra yabancı basını ‘dış mihrak’ olarak aleyhinde haber yapmakla suçlarken, son olarak CNN International’ın muhabiri Ivan Watson Gezi’nin birinci yıldönümünde gözaltına alındı. Watson, bu olaydan sonra Türkiye’yi terk etti. Bu esasında önceden planlanan bir görev değişikliğiydi ama yine de gözler Türkiye’de çalışan yabancı muhabirlere çevrildi.
Peki o muhabirlerin AKP’yle ilişkileri nasıl? Baskı görüyorlar mı? Türkiye hakkında ne düşünüyorlar?
Alexander Christie-Miller, Times, Christian Science Monitor ve Eurasianet’in Türkiye muhabiri
Birkaç yıldır Türkiye’desiniz. Ülkenizin dışında haber yapmak hususunda değişen şeyler var mı?
Benim günlük iş hayatımda ya da halkla olan ilişkimde bir değişiklik olmadı. Değişen şey, artık yabancı muhabirlerin hükümet yanlısı basın ve gitgide hükümet tarafından herkesin gözü önünde hedef alınıyor olması. Çoğumuz, bu durum sonucunda halkın bazı kesimlerinden tepki çekmekten, işimizi yapamaz hale gelmekten ve hatta can güvenliğimizin tehlikeye girmesinden korkuyoruz.
Mesela Gezi olaylarının birinci yıldönümünde Ivan Watson’ın gözaltına alınmasıyla gözüme çarpan bir gerçek de polisin bizlere karşı artık düşmanca davranıyor olması. Yabancı olduklarını anladıkları—benim gibi tanınmış yabancı basın temsilcilerinin—çizgiyi geçmesine izin vermediler.
Hükümet yanlısı medya, yabancı muhabirleri Türkiye’nin sadece laik kesimine yakın durmakla ve bu nedenle ‘yeni Türkiye’yi anlamayı başaramamakla suçluyor. Bu konuda ne düşünüyorsun?
Yabancı basının haklı olarak dikkatini çeken bir husus, hükümet karşıtı barışçıl protestoculara gösterilen şiddet ve onlara uygulanan katı cezalar. Şu anda hedef, laik Türkler. Hükümet yanlısı medya bizi onların tarafını desteklemekle suçluyor. Geçmişte Kürtler (şimdi halen) ve muhafazakar kesim hedef altındaydı.
1990’larda Kürt meselesini işleyen yabancı muhabirler aynen bugünkü gibi saldırıya uğruyorlardı. Tabii o zamanki şiddet çok daha fazlaydı. Bizim muhabirlik anlayışımızda taraf tutmaya yer yok. Biz sadece Türkiye’nin gerçeklerini anlatıyoruz. Birçok yabancı muhabir yıllardır bu ülkede yaşıyor, Türkçe konuşuyor, seyahat ediyor, halkın her kesiminden insanla tanışıp kaynaşıyor. Ülkenin büyük kısmının kendilerince haklı sebeplerle hükümeti desteklediğini anlatıyoruz.
Türkiye’de son zamanlarda casusuluk teorileri ve yabancılara karşı saldırganlık neticesinde değişen iklim yüzünden başınıza kötü bir olay geldi mi? Şimdi kendinizi birine tanıştırırken, yabancı bir muhabir olduğunuzu söylemek konusunda farklı hissediyor musunuz?
Şu anda tanıştığım herhangi birine yabancı bir muhabir olduğumu söylerken eskisine göre çok daha fazla çekiniyorum. Şu sıralar Türk basınında bana karşı saldırı da yapılıyor. Ölüm tehditleri bile aldım. Beni yakalamak için bir facebook sayfası yapanlar bile var. Neyse ki bu çok dikkat çekmedi. Bunlar bağımsız Türk basın mensuplarının altında çalıştıkları zorluğun yanında küçük şeyler. Genel olarak biraz psikolojik baskı haricinde Türkiye’de bu kadar baş döndürücü ve hareketli bir zamanda çalışmaktan dolayı kendimi çok şanslı hissediyorum.
Piotr Zalewski, TIME, Financial Times, Foreign Policy ve Polityka’nın İstanbul muhabiri
Birkaç yıldır Türkiye’desiniz. Ülkenizin dışında haber yapmak hususunda değişen şeyler var mı?
Halkla ilişki kurarken bazıları sizin gerçek amacınız konusunda şüpheci davranıyor ama şiddet eğilimi var diyemem. Fakat yerel basında yabancı muhabirleri hedef gösterme eğilimi kesinlikle var.
Hükümet yanlısı medya, yabancı muhabirleri Türkiye’nin sadece laik kesimine yakın durmakla ve bu nedenle ‘yeni Türkiye’yi anlamayı başaramamakla suçluyor. Bu konuda ne düşünüyorsun?
Bu bir yere kadar doğru ama aynı zamanda önlenemez bir durum. Yabancı muhabirlerin çoğu özgürlükçü ve laik insanlar olduklarından Türklerin laik kesimine kendilerini daha yakın hissediyorlar. Aynı şekilde mesela Esenler yerine Beyoğlu gibi semtlerde yaşıyor. Ama tabii ki muhabirler olarak biz halkın her kesimiyle sık sık bir araya geliyoruz. Yoksul, zengin, muhafazakar, liberal herkesle… Zaten aksi bir durum mesleğimize ters düşer.
Ivan Watson’un başına gelen gözaltı ve Erdoğan’ın kendisine saldırmasından beri Türkiye’de olmak konusunda neler hissediyorsun?
Gezi olaylarından beri yabancı muhabirlere yönelik hedef gösterme ve suçlamalar katlanarak çoğaldı. Ama tabii bizler Türk basın mensuplarının altında çalıştıkları o büyük baskıdan uzak kalma lüksüne sahibiz. Yine de yabanc bir muhabiri kamuoyuna ‘ajan’ olarak lanse etmek çok büyük sorumsuzluk ve tehlikeli bir davranış.
Türkiye’de son zamanlarda (casusuluk teorileri ve yabancılara karşı saldırganlık neticesinde değişen iklim yüzünden başınıza kötü bir olay geldi mi? Şimdi kendinizi birine tanıştırırken, yabancı bir muhabir olduğunuzu söylemek konusunda farklı hissediyor musunuz?
Yeni Akit gazetesinin ‘Soma madeninin sahibinin damadı bir Yahudi’ başlıklı ana sayfa haberini Twitter’da paylaştım. Ondan sonra benimle ilgili ‘Haberlerimiz Siyonistleri rahatsız etti’ şeklinde bir yazı yazdılar. Onun dışında herhangi bir olayla karşılaşmadım. Tabii sokakta beni ajan olmakla suçlayanlar dışında… Yine de kendimi muhabir olarak teşhir etmekle ilgili bir sıkıntım yok.
William Armstrong, Hurriyet Daily News
Birkaç yıldır Türkiye’desiniz. Ülkenizin dışında haber yapmak hususunda değişen şeyler var mı?
Şimdilerde insanlar yabancıların yazdıklarına daha çok ilgi göstermeye başladı. Eskiden yabancı muhabirlerin yazdıkları Türk yetkililer tarafından bu kadar yakından takip edilmiyordu gibi bir hava vardı. Şimdi AKP’y le başlayan değişim neticesinde yabancı basın çok daha dikkatli takip ediliyor ve yabancı basın mensuplarının yorumlarına müdahele edilmeye uğraşılıyor. Dört sene önceye göre şimdi burada daha çok yabancı muhabir var. Ben Türkiye’ye geldiğimde yetkililerin dikkatini eskiye nazaran daha çok çektim.
Twitter gibi beş sene önce bu kadar önemsenmeyen kaynaklar bugün haberlerin yayılmasında büyük rol oynuyor. Birşey yazdığınız zaman birini mutsuz ettiğinizde bunu hemen öğrenebiliyorsunuz. Aynı zamanda insanların Türkiye’yi izleyen yabancı basın mensuplarına çabucak ve kolayca saldırmalarına imkan veriyor. Bir de şu anda patlama halinde olan küçük haber siteleri var; bunlar ‘saldırı köpekleri’ gibi anında ‘düşmanlara’ yani mesela yabancı muhabirlere saldırıyorlar. Burada yayınlanan haberler ana akım medyaya yansıyor.
Hükümet yanlısı medya, yabancı muhabirleri Türkiye’nin sadece laik kesimine yakın durmakla ve bu nedenle ‘yeni Türkiye’yi anlamayı başaramamakla suçluyor. Bu konuda ne düşünüyorsun?
‘Yabancı muhabirler Türkiye’deki kamplaşmayı anlamıyor’ diyenleri içerliyorum doğrusu. Bu turistler ya da Erasmus öğrencileri için geçerli olabilir ama buradaki saygıdeğer yabancı muhabirlerin hepsi birer profesyonel ve denge prensibinden haberdar. Yabancı muhabirler Cihangir’de takıldıklarından Kasımpaşa’da olup bitenden bihaber diyenler herhalde Türkiye hakkında uluslararası medyada çıkan haberleri yakından takip etmiyor. Belki yabancı muhabirleri kendi düşük standartlarıyla tartıyorlar.
Çalışma koşullarınızda kısıtlamalar ya da engeller var mı? Yetkililere ulaşmakta sorun yaşıyor musunuz?
HDN’de çalıştığımı tanımadığım kişilere söylemekten hep çekinmişimdir çünkü şimdiye kadar birçok kez kendimi casusluk teorilerinin ortasında buldum. Gergin ortamlarda insanlara basın kartımı göstermekten de hoşlanmıyorum. Gezi olaylarından sonra bu konularda daha da dikkatli davranıyorum.
Peter Nut, freelance, Ankara
Birkaç yıldır Türkiye’desiniz. Ülkenizin dışında haber yapmak hususunda değişen şeyler var mı?
Türkiye’nin şartları inanılmaz derecede değişti. Ülkedeki kutuplaşma yüzünden işimizi kaybetmemek adına birçok röportajı anonim şekilde yapıyoruz. ‘Bizler ve Onlar’ şeklinde bir gerçeklik var ve bu Türkiye’nin tüm katmanlarında hissediliyor. Ankara’da çok sayıda ‘memur’ var. Bu da endişe yaratan bir durum. Endişe insanların takip edilmekten ya da işlerini kaybetmekten korkmalarından ve kamu alanlarında sürekli polis güçlerinin durmasından kaynaklanıyor.
Hükümet yanlısı medya, yabancı muhabirleri Türkiye’nin sadece laik kesimine yakın durmakla ve bu nedenle ‘yeni Türkiye’yi anlamayı başaramamakla suçluyor. Bu konuda ne düşünüyorsun?
Hükümet yanlısı muhabirler kendilerini ifade etmekte serbestler ve umarım bu konuda bir münazara yaparlar. Benim görüşüm şu ki, burada yaşayan yabancı muhabirler zaman içerisinde gerçekleşen birtakım sosyal değişiklikleri alkışlamış olan insanlar. Bence hükümet yanlısı muhabirler objektif olabilmek ne demek anlamıyor. Çünkü objektif olabilmek için karşıt görüşlere de saygı duymak lazım.
İnsanlara olayları tarafsız şekilde anlatmak bir muhabir çok önemli. Hükümete bağlı kalmak isteyenler objektif olmayı başaramıyor ve geçen seneden beri görünen o ki, hep yabancıları suçluyorlar. Dolayısıyla onlara kendi yaptıklarını analiz etmelerini söylüyorum. Tartışmaya açık olsunlar. ‘Şimdiki zamanlar 20 sene öncesine göre daha iyi’ argümanı geçerli bir argüman değil.
Daha iyi olmak değil, dünya çapında örnek gösterilmek önemli. Medya hükümeti eleştirmeli. Demokratik sistemlerde tarafsız haber yapmak çok önemlidir.
Ivan Watson’un başına gelen gözaltı ve Erdoğan’ın kendisine saldırmasından beri BBC Türkiye muhabiri olarak Türkiye’de olmak konusunda neler hissediyorsun?
Türkiye’de yetkililerin muhabirlere nasıl davrandığını gördüm. Üstelik Ivan Watson çok iyi bilinen bir muhabir. Daha az tanınan kişiler daha büyük risk altında çalışıyorlar. Yetkililerin başvurduğu şiddet, buradaki çalışma koşullarını büyük ölçüde zorlaştırıyor ve tehlikeli hale getiriyor. Biber gazı muhabir, sivil halk, protestocu tanımıyor. Böyle durumlarda muhabir olmak size farklı bir konum sağlamıyor; halkla birlikte duruyorsunuz. Basın özgürlüğü kesinlikle tehdit altında. Aynı şekilde insan hakları da. Muhabirler de bundan eşit şekilde payını alıyorlar.
Türkiye’de son zamanlarda casusuluk teorileri ve yabancılara karşı saldırganlık neticesinde değişen iklim yüzünden başınıza kötü bir olay geldi mi? Şimdi kendinizi birine tanıştırırken, yabancı bir muhabir olduğunuzu söylemek konusunda farklı hissediyor musunuz?
Türkler inanılmaz misafirperver insanlar. Ama bu hususta bir değişiklik hissetmeye başladım. Şimdilerde bazı insanlar, ‘Yabancı lobisi var mı?’ diye sormaya başladılar. Çok sık olmasa da bu soru karşıma çıkıyor. Sizi temin ederim, böyle birşey yok. Türkiyeli nüfusunun yoğun olduğu ülkelerde yaşayan ya da Türkiye’de sıkı ilişkiler kurmuş muhabirler burada olup biteni merak ediyorlar.
Çok sayıda Türk’ün yaşadığı ve nüfusun yüzde 7’sinin her yıl Türkiye’yi ziyaret ettiği Hollanda’da da durum böyle. Bu da bizim yakın ilişkimizi gösteriyor. Türk siyasetindeki büyük isimlerin konuşmalarında vurgulanan yabancı düşmanlığı tehdit seviyesinde. Benim her zaman kendimi açıklama şansım olduğu için mutluyum. Ama ya bir gün bu şans bana verilmezse diye korkuyorum.