Yerel seçimler sırasında Diyarbakır’da birkaç kişiye Hüdapar’ın ne kadar oy alacağını sorduğumda, “En fazla yüzde 5” yanıtını aldım. Hüdapar’ın kentteki belediye başkanı adayı Hüseyin Yılmaz, kısa süre önce Hürriyet gazetesine verdiği söyleşide kendisi için yaklaşık yüzde 40 oranında oy öngörüyordu.
Gerçek sonuç: Yüzde 4. Çok yüksek değil ama Hüdapar bu sonuçla, bölgede BDP, onun halefleri ve AKP’den başka yıllardır ilk kez yüzde 1’den yüksek oranda oy alan parti.
Buna, demokrasi için bir zafer denilebilir. Seçmenlere tercih yapmaları için ne kadar çok parti sunulursa, vatandaşlar önümüzdeki beş yılda kendileri için çalışacak siyasetçiler tarafından o kadar daha iyi temsil edildiklerini hissedecektir. Bir partiye sırf başka kime oy vereceğini bilmediği için oy atmanın istisna olmadığı bu ülkede memnuniyet verici bir durum bu.
Mücadele yeterince demokratik değil
Fakat Hüdapar söz konusu olduğunda, varlık göstermelerinin demokrasiye ne kadar katkı yapacağı merak konusu. Bunun tek sebebi şeriat getirmeyi isteyip istemedikleri sorusuna yanıt vermekten her zaman kaçıyor olmaları (bunu birkaç ay önce Eruh, Siirt’te ben de onlara sormuştum) veya şiddeti seçen Hizbullah’la yakın bağları değil. Daha temel sorun şu ki, Türkiye’de hiçbir şekilde demokratik olmayan bir ortamda, demokratik olduğu iddia edilen bir mücadele yürütülmesi.
Kendi kaderini tayin hakkı hala tanınmadı
Eğer Kürt siyasi hareketi var olmasaydı, genel olarak Türkiye’de veya özelde güneydoğuda hiçbir parti Kürtlerin haklarını savunmayacaktı. Kürt hareketine özgü haklardan değil, Türkiye’nin birçoğunu imzalamayı reddettiği uluslararası anlaşmalar ve Birleşmiş Milletler’in onyıllar önce ortaya koyduğu deklarasyonlarca tanınan haklardan söz ediyoruz. Bunların en temeli de, ulusların kendi kaderini tayin hakkı.
Bu hakka kime oy verdiğinize göre değil, doğuştan sahip olursunuz. Bana insanlar sıklıkla şunu söylüyor: ‘Fakat AKP Diyarbakır’da güçlü’. Doğru fakat bununla neyi kastediyorsunuz? AKP’ye oy vermeyen Kürtlerin haklarını istemediğini veya bu hakların tadını çıkarmaya hakları olmadığını mı? Kürtler kendi kaderini tayin haklarını yıllardır talep ediyor; buna sahip olmalarının ve uluslararası toplumun taleplerine daha güçlü destek vermesinin vakti geldi.
Olgunlaşma bu değil
Kürtlere kendi kendilerini yönetme hakkı verilmediği sürece, bütün seçimler sadece kağıt üzerinde demokratik olacaktı. Kürt hareketinin uğruna savaştığı hakların hepsi bölgesel bir hükümet tarafından garanti altına alınıp hayata geçirilmediği sürece, seçimlere daha fazla sayıda siyasi partinin katılması da demokratik olgunlaşma sayılamaz.
Halkın ihtiyaç duyduğu sayıda siyasi partinin yer aldığı samimi bir demokrasi, ancak temel haklara saygı gösterildiği zaman hayata geçirilebilir.