ELİF KEY
Haber bu: ‘AKP’nin Konya İl Kongresi’nde AKP’nin 2015 genel seçimlerinde kullanacağı seçim şarkısı açıklandı.’
Keyfinizi kaçırmak istemem ama, bu şu demek: Önümüzdeki günler bayrak israfına yenik düşmüş sokaklar, o sokaklardan geçen gürültülü, hoparlörü patlak minibüsler demek.
Daha önceki seçimlerde Erdoğan’ı yücelten, ‘Ezilenlerin gür sesidir o, Suskun dünyanın hür sesidir o’ sözleriyle meydanlara çıkan, projelerini, ‘AK partiyle marka şehirler kurduk hep, ulaşımda ve dev projelerle hep ilerlerken, Ecdad gururlandı bak Marmaray’ı açarken’ sözlü parçalarla duyuran AKP şimdi şarkılarla lider yüceltme kavuğunu Davutoğlu’na devrediyor.
‘Gerisini siz hallediverin’ denmiş gibi
Kiziroğlu parçası olmuş ‘Davutoğlu Ahmet Hoca’, seslendiren grup Ayna (gerçi Ayna da eski Ayna değil ya). Sözler şöyle:
“Geldi vatan aşkına Davutoğlu Ahmet Hoca
Geceyi gündüze katan
Adam kim, yiğit kim, dürüst kim kim kim
Davutoğlu Ahmet Hoca
Bir bilge adam, bir yiğit adam
Dualarla çıktı yola
Umut yaydı sağa sola
Reisle girdi kol kola
Bütün dünya tanır onu
Tam bir Osmanlı torunu
Yiğit kim doğru kim dürüst kim
Bağrına bastı herkesi
Birlik olmak meselesi
Yeni Türkiye’nin sesi”
Bütün mesajlar yerli yerinde. Sanki parçayı adapte eden ajansa altı kelime verilmiş de (Yeni Türkiye, Reis, Osmanlı, bütün dünya, dua, adamlık) ‘Gerisini siz hallediverin’ denmiş gibi.
Türkiye’nin tarihi, biraz da şarkıların tarihi gibi
Bu Başbakan Davutoğlu için yapılan ikinci parça. İlki ‘Davutoğlu’na Giriş 101’ tadında, bir nevi Başbakanlık fragmanıydı. Dualarla başlayan parçada Davutoğlu’nun Reis’in emaneti olduğu, Abdülhamid Han’ın beklenen ruhu olduğu vurgulanıyordu. Şimdi ruhtan eser yok, emanet kısmı da gitmiş, lakin sözlere göre Reis’le kol kola yürüdüğünü duyurduklarına göre, başkanlık sisteminin de eli kulağında! Hayırlısı.
30 Mart seçimlerinin ardından partilerin seçim parçalarını incelemeye alan MSGSÜ’nin genç müzikologları Cansu Akbulut ve Eda Demir ve gazeteci, yazar, DJ Murat Meriç’le oturup bu tornistan parçalar bize ne demek istiyor, müzikal anlamda bize kalanları konuştuk. Ayrıca şu hususu atlamamakta fayda var; eski seçim şarkılarına bakarak nereden nereye geldiğimizi anlamak mümkün. Murat Meriç’in de dediği gibi: ‘Türkiye’nin tarihi, biraz da şarkıların tarihi gibi, renklilikten karanlığa doğru gidiyor’
Buyrun önce Murat Meriç anlatıyor:
Türkiye’nin seçim tarihinde yazılan ilk şarkı ne zamandı? Vatandaşa bir şey vaad ediyor muydu?
Yazılan ilk şarkı, Türkiye İşçi Partisi için. 1965 seçimlerinde kullanıldı, Erdem Buri tarafından yazıldı ve Tülay German seslendirdi. ‘Güzel bir gelecek’ vaad ediyordu: “Bir şarkı olmalı / Özlemi söyleyen / Bu koyu günlerden / Yarına ses veren / Bir yarın olmalı / Başka türlü bir şey / Bir aydın bir güzel / Yarına varmalı…” Şarkının gücünden midir, bilinmez, TİP bu seçimlerde meclise (ilk ve son kez) 15 milletvekili soktu…
70’lerden bugüne geldiğimiz zaman seçim şarkıları nasıl bir değişim gösterdi?
Değişim hızlı oldu. Başta özel şarkılar yazdırılır, her seçim için ayrı bir şarkı yapılırdı. 1977 seçimlerinde, Demirel, dönemin meşhur türküsü ‘Zühtü’yü kendine uyarladı. Enteresandır, önceki seçimlerde Demirel karşıtı plaklar yapan Öztürk Serengil söyledi bu şarkıyı… Serengil, bu durumu, “çok para verdiler” diye açıklıyor anılarında. Sonrasında tornistan şarkılar hızla çoğaldı.
‘Ecevit Geldi Keltoş Gitti’
İlk lider parçası neydi?
Bildiğim ilk lider şarkısı 1973 tarihli ‘Demirel’. Yılmaz Türkoğlu, AP için yapmıştı bu plağı. Nakaratı, “Demirel, Demirel, iktidara yine gel / Millet seni istiyor, kimse olamaz engel…” şeklindeydi ve şarkı boyu Demirel’in yaptıkları anlatılıyordu. Ecevit için yazılan ilk şarkı, bir sonraki seçimlere denk geliyor. Yolu Demirel açıyor. Sonrasında Özal ve şimdi de Erdoğan hep bu yöntemi kullandı.
Eski ve yeni dönem parçaları arasındaki en kritik fark ne?
Vaatler giderek yok oldu aslında. Eski şarkılarda partiler yapacaklarını anlatırken yeni şarkılar bir lider güzellemesine dönüştü. Partiler bile değil, liderler ön planda artık. Demirel ya da Ecevit için yazılmış şarkılar onların icraatını da anlatırken Özal’la başlayan, Erdoğan’la zirveye ulaşan bir değişimle artık liderin özelliklerini anlatan şarkılar dinliyoruz.
MHP ve CHP bu seçim ve lider şarkıları taktiğini nasıl kullanıyor ya da kullanıyor mu?
CHP, TİP sonrası meydanlarda müziği kullanan ilk parti. Plaklı propagandayı da onlar başlattı. 1973 seçimlerinde popüler şarkıları, ‘Sev Kardeşim’ ve ‘Hayat Bayram Olsa’yı ilk kez meydanlara taşıyan CHP oldu, sonrası geldi. MHP, 70’lerde hiç topa girmedi, en fazla bir iki konuşmalı plak yayınladı. 90’larla birlikte o da şarkılı yarışa girdi. Kullandıkları ilk şarkılardan biri, Grup Yorum’un ‘Dağlara Gel’iydi. 1995 seçimlerinde sözlerini ‘Türkeş’e gel’ olarak değiştirip kullanmışlardı.
Demirel’e ‘keltoş’ diyen insanların plakları yapılıyordu. Şimdi iktidar sahiplerine karşı böyle bir albüm yapılsa hikayenin sonunu elbette biliyoruz. 70’lerde siyasilerin bu tarz üretimlere tepkileri nasıldı?
Şimdi Erdoğan için böyle bir şarkı yapılsa, yapanın hayatı kararır. Bugünküler tahammülsüz. AKP’nin ilk yıllarında Ali Avaz’ın bir iki şarkı yaptığını hatırlıyorum ama sonrasında CHP’nin ‘Ak Dediler Kara Çıktı’ gibi şarkıları dışında böyle bir şarkı yapılmadı. Daha doğrusu yapılamadı. 70’lerde bu şarkılara gülüp geçerler, hatta meydanlarda bununla eğlenirlermiş. Bu arada, bu şarkıların partiler tarafından yaptırılmadığını, tümüyle ‘sivil’ şarkılar olduğunu söyleyeyim. Demirel’i eleştirenlerin bir kısmı onun kelliğini diline dolamış mesela! Sivaslı Âşık Ali Sultan’ın ‘Ceton Düştü Gine Kele’ ve Âşık Mecnunî’nin ‘Ecevit Geldi Keltoş Gitti’ şarkıları buna örnek. Ali Sultan, ‘Seçim İstiyoruz’da da şöyle diyor: “Bu düzen böyle yürümez / Millet acından ölemez / Keller başbakan olamaz”
Adına en çok parça yapılan lider hangisi?
Ecevit için yapılan plaklar, diğer liderler için yapılanların toplamından çok daha fazla. Bunun sebebi, 1974’te Kıbrıs ‘barış’ Harekâtı’nı ‘başarıyla’ sonuçlandırması. ‘Yunan’ı Kıbrıs’tan kovan’ lider unvanını kazandığı için övgüler düzülmüş, abartılı hareketlerden kaçınılmamış: “Yaşasın aslan Ecevit / Alçak Yunan, kalleş, it” nakaratlı şarkılar bunların çoğu ve kiminin kapağında kafası ‘Türk süngüsü’ ile kopartılmış Yunan askerinin fotoğrafı var. Ecevit için yapılan şarkılar, genellikle onun büyüklüğünü anlatanlar. Arada ‘Ortada kaldık Karaoğlan’ gibi yakınanlar olsa da bunlar iki elin parmaklarını geçmeyecek kadar az ve miktarı, toplamın içinde ihmal edilecek kadar küçük.
‘Resmen işitsel kaos’
Müzikolog Cansu Akbulut ve Eda Demir bu duyduklarımızın müzikal ‘kalite’sini anlatıyor:
Seçim kampanyalarında birçok alanda olduğu gibi müzikler önemli bir aktarıcı görev üstleniyor. AKP seçim müziklerini incelediğimizde, partinin genel olarak uyguladığı “birleştirici, bütünleştirici” yaklaşımın, müziklerle de yansıtıldığını görüyoruz.
Ancak söz konusu müzikler içinde birden çok formun aynı anda kullanımı ve kullanılan müzikal malzemelerin (melodik / ritmik yapıların) daha kolay algılanabilecek şekilde seçilmesi ile bu malzemelerin fazlasıyla tekrar edilişinin kimi zaman işitsel bir kaosa yol açmış olduğunu görmekteyiz. Sanatsal amaca hizmet eden müziklerde, müzikal malzeme tanıtıldıktan sonra bestecinin onu işlemesi ve dinleyiciye olasılıkları düşünebileceği alanlar yaratması gerekir. Besteci müzikal malzemeyi tanıttıktan sonra dinleyicinin düşünmediği olasılık üzerinden hareket ettiğinde müzik, estetik açıdan bir değer kazanır.
Bu müziklerde beni asıl rahatsız eden, birden çok formun, ‘birleştirici, bütünleştirici’ olduklarını iddia ettikleri için, aynı anda kullanımı. Halay var ama aynı zamanda elektronik müzik kullanılmış ya da rap yapmışlar. Kullanılan müzikal malzeme, melodik/ritmik yapı aşırı derecede basit, dolayısıyla çok tekrar edildikçe ağzımıza yapışabiliyor ama çok zıt formların (halk müziği / popüler stiller) birlikte kullanımı resmen işitsel bir kaos yaratıyor.
Acı biberle kazandibini birleştirmişim etkisi
Normal şartlarda müzikal malzeme tanıtıldıktan sonra bestecinin onu işlemesi ve dinleyiciye olasılıkları düşünebileceği alanlar yaratması gerekir. Bu müziklerde genel olarak müzikal bir beklenti içine girmiyoruz; yapılan en sıradışı işlem, enstrümanla verilen melodinin sonrasında bir başka enstrüman ya da vokalle duble edilip bize sunulması. Bütünleştirici olacağım diye acı biberle kazandibini birleştirmişim etkisi yaratıyor bu müzikler bünyemde. Sanatsal bir değeri bu sebeple yok. Kitle kültürüne yönelik, üstelik onun bile kötü örnekleri olan çalışmalar. Amaç dahilinde sanatsal yaratılar olarak değerlendirilmesi söz konusu değil; ancak halk müziği öğelerinin müziklerde temel oluşturmasının kitlelerde farkında olmadıkları etkilerle sonuçlandığı tahmin edilmektedir.