Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Başına terör örgütünden birini koydular” dediği Türk Tabipleri Birliği’nden (TTB) yanıt geldi: “Asılsız, gerçekleri yansıtmayan bir açıklama. Asıl hedefin de halk sağlığı için gerçekleri söylemekten geri durmayan hekimler ve onların örgütlülüğünü yıpratma, ortadan kaldırma çabaları olduğu çok açık.”

Erdoğan, TTB için ‘çoklu baro’ benzeri bir uygulamaya gidileceğini de söylemişti.
Daha öncekiler gibi bu açıklamanın da anayasal güvence altındaki bir meslek kurumunu ve hekimlik mesleğini hedef aldığını belirten TTB, “Yalnız hekimler değil tüm Türkiye kamuoyu bunun farkındadır” dedi.
‘Haklının yanındayız’
TTB Merkez Konseyi açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Salgın tüm yıkıcılığı ile devam ediyor ve ne yazık ki her geçen gün kaybettiğimiz meslektaşlarımızın, sağlık emekçilerinin, yurttaşların sayısı artıyor. Türk Tabipleri Birliği, başından beridir Covid-19 pandemisinde hükümetin aksine topluma gerçekleri anlatan, sağlıkta dönüşüm programının eksikliklerini ortaya çıkaran, şehir hastaneleri konusunda gerçekleri söyleyen ve bu söyledikleri Sayıştay raporlarında doğrulanan, meslektaşlarının sorunlarına tercüman olan, sağlık alanında kamuoyunun ve hekimlerin en güvendiği kurumlardan birisidir. Ancak üzülerek görmekteyiz ki Türk Tabipleri Birliği son dönemlerde bilinçli olarak bir karalama ve algı operasyonu ile hedef gösterilmeye çalışılmaktadır. Belirtmek isteriz ki, Türk Tabipleri Birliği kendini güçlü görenlerin değil haklının yanında olmuştur, olmaya devam edecektir. Kendini güçlü görenler, her yerde kendini haklı göstermeye çalışsa da artık destek bir yana tersine toplumda ciddi tepki almaktadır.”
TTB’nin 6023 sayılı yasa ile anayasal güvence altında kurulmuş, 100 binin üzerinde hekimin üye olduğu mesleki ve demokratik bir kamu kurumu olduğu hatırlatıldı: “Merkez Konsey Başkanı seçilen Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı hekimliğinin gereği olarak, insanlık ayıbı işkenceye karşı gerek ülkemiz gerekse de uluslararası alanda çalışmalar yapan bir bilim insanıdır. Hekimliğin olmazsa olmazı işkenceyle mücadele ve insan hakları mücadelesi bir ayıp değil her hekim için onurdur.”
“Sorunları dile getirmek siyaset yapmaksa evet biz sağlıklı bireyler ve sağlıklı toplumların yani ‘sağlıklı olma halinin’ siyasetini yapacağız” ifadelerine yer verilen açıklamada sorunlar şöyle sıralandı: “Başta pandemide saklanan gerçekler olmak üzere eğitim ve sağlık hakkında giderek artan ihlaller, tıbbi/cerrahi malzeme sıkıntıları, nöbet yoğunluğu, aşırı hasta sayıları, çalışma koşulları, ekonomik sorunlar, tükenmişlik, özlük haklarımızdaki adaletsizlikler ve ek ödeme sistemindeki eşitsizlikler gibi birçok sorunumuz mevcuttur.”
‘Yanlış verilerin hesabını versinler’
Boş tartışma ortamlarının içinde olmayacağını belirten konsey sözlerini şöyle sürdürdü: “Bize bir şey demek isteyenler önce yanlış Covid-19 verilerinin, bunlara bağlı ölümlerin, içinden çıkılmaz sağlıksız ortamının hesabını topluma vermelidir. Bizler her zaman mesleğinin yükümlülüklerini yerine getirmek için yemin etmiş hekimler olarak, her canlının yaşam ve sağlık hakkından yana olacağız. Sağlık hakkının, demokrasi hakkından bağımsız olamayacağını bilerek yola devam edeceğiz. Tam da bu farkındalıkla öncelikli gündemimiz olan Covid-19 pandemisinin gerek sağlık ortamına gerekse halkımıza olan yıkımını bilimsel gerçeklerle ortaya koymaya, topluma demokrasi ve sağlık hakkı gereği doğru bilgileri vermeye devam edeceğiz. Hekim sorunlarını ve çözüm önerilerimizi dile getirmekten vazgeçmeyeceğiz.”