İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) odaklı soruşturmaları protesto eylemlerini izlerken gözaltına alınıp tutuklandıktan sonra tahliye edilen gazeteciler konuştu: “Bizim burada hiç olmamız lazımdı.”

Sağda Bülent Kılıç, ortada Gökhan Kam ve Ali Onur Tosun.
İstanbul’da gözaltına alınan gazeteciler için önce adliye kontrolle tahliye, sonra ‘toplantı ve gösteri kanuna muhalefet’ suçlamasıyla tutuklama kararı çıkmıştı. Sulh ceza mahkemesi bu sabah yedi gazetecinin tahliyesine karar verdi.
Silivri Cezaevi’nden çıktıktan sonra basına konuşan foto muhabiri Bülent Kılıç yaşadıklarını ‘komedi’ olarak tanımladı ve şöyle konuştu:
“Beni en çok yaralayan açıkçası gazeteci olduğumu herkesin bildiği halde makinalarımı görünmeyecek şekilde gösterip beni eyleme gitmekten tutuklamaları. Herhalde böyle bir komedi yoktur dünyada. İçeride cezaevi kimlik kartım bile çıkmıştı. Kimlik kartına bakıp arkadaşlara espri yapıyordum, hâlâ bir algı problemi yaşıyordum, ne alaka diyerek. Polisler giderken Bülent bir iki saate bırakırlar dediler, ne bir iki saati, dört gündür tutuklandım, anca çıktım.”
Bakırköy Belediyesi foto muhabiri Gökhan Kam, “Hiç buraya (Silivri Cezaevi) gelmememiz lazımdı” dedi:
“Bize adliyede serbest bırakılacağımız söylendi. Biz gazetecilik yapmak için işimiz gereği oradaydık. Bunu anlattık, söyledik, kanıtlamak için her şeyi gösterdik. Ne hikmetse bir anda karar değişti ve hepimiz tutuklandık.
Kısa bir cezaevleri turumuz oldu. Metris’ten buraya getirildik. Gardiyanlar da cezaevi müdürü de gayet iyi davrandı. Bizim burada hiç olmamız lazımdı. Hiç buraya (Silivri Cezaevi) gelmememiz lazımdı.”
NOW TV muhabiri Ali Onur Tosun’sa şöyle konuştu:
“Bir gazeteci olarak bir gün evimin basılacağını biliyordum ama gazeteciliğimin gizlenerek eyleme katıldığım gerekçesiyle, herkesin gazeteci olduğumu bildiği bir yerde gözaltına alınacağımı, tutuklanacağımı hiç beklemezdim.
Biz karakoldan salınmayı beklerken dört günün sonunda Silivri’den salındık. Umarım bu kararları verenler ne yaptıklarının farkındalardır. Umarım hatalarının farkındalardır. Umarım bir daha gazeteciler, gazeteci oldukları gizlenerek yargılanmazlar.“