Yeryüzüne gelmiş en güçlü seslerden birisiydi Leonard Cohen. Müzik ve edebiyat dünyasında, onun kadar ağırlık ve yankı uyandıran çok az isim var. Hem gerçek hem de bir rüyaymış gibi sesi nesiller boyunca yankılanacak ve ardından sayısız sanatçı, yazar ve müzisyene ilham olacak.
Başarılarına, dünya çapında bir sanatçı olmasına rağmen Cohen her zaman alçakgönüllülüğü ve kaprissiz sadeliğiyle bilindi. Yaptığı işin ardındaki derin anlamı asla gözden kaçırmadı. Onun “Ben bir yıldız değilim, sadece şarkı yazan bir adamım” diyebilmesini mütevaziliğin hangi formuyla değerlendiririz bilemiyorum, lakin dünya çapındaki milyonlarca hayranı için bundan çok daha fazlası olduğu kesin bir bilgiydi. O, bilgeliğin ve şefkatin sesi, umut ve ilham kaynağı ve kelimenin her anlamıyla gerçek bir efsaneydi.
Hepimizin yürüdüğü yollarda, baktığı denizde, kalbinin üstünde hissettiği bir sancıda Cohen hatırası vardır. “Suzanne, Famous Blue Raincot, Bird On The Wire” gibi ikonik şarkıların eşlik ettiği bir hatıramız muhakkak zihnimizde dönüp duruyor. Cohen eşlik ettiği birçok hatıranın sahibi olarak yeryüzünde büyük izler bırakıp gitti, silinmeyecek izler…