Bana kalırsa “Cumhuriyetin ikinci yüzyılını demokrasi ile taçlandırmak” söyleminin, örtük olarak demokrasinin olmadığına işaret eden kısmı Cumhuriyete dair tartışmaların en önemli bölümüdür. Çünkü eğer demokrasi yoksa veya “demokrasi için uygun koşullar” yoksa (ki bu da demokrasiyi savunanların gerilimidir) o takdirde bireyler kâğıt üzerinde “eşit yurttaşlar” haline gelememiş demektir. Bırakın eşit yurttaş olmayı, 20. yüzyıl demokrasisinin en önemli göstergesi sayılan, kendi yöneticilerini oy vererek seçme imkânını bile bulamamış demektir.
Gerçekte demokrasinin olmadığı yerde, siyasal rejimler otoriterdir. Başka türlüsü zaten olamaz ve örneği de yoktur. Dolayısıyla “Cumhuriyetin ikinci yüzyılında demokrasiyi getirmek” demek, aslında örtük olarak ilk yüzyılındaki rejimin otoriter olduğunu söylemekle aynı anlama gelir ve bu doğrudur. Bu otoriterliğin yol açtığı sosyal, ekonomik, kültürel, politik vb. sonuçları tartışmak ise bunun doğal ve zorunlu sonucudur. Başka türlü bir demokrasi ideali zaten dayanaksız kalır.