Batı’nın geri döndürülemez bir düşüş içinde olduğuna inanan Rusya açısından temel ilke egemenlik. 19. yüzyıldaki gibi bir dünya tahayyülleri olduğundan büyük devletlerin aralarında anlaşarak yeni düzeni kurmasını arzu ediyorlar. Kendilerini düzen karşıtı bir güç değil, aslında statükocu ama sorun çıkaran bir güç diye tanımlıyorlar. Rusya’nın istediği yeni düzenin parametrelerinin ne olması gerektiği hakkında ziyadesiyle ketumlar. Fazla dile getirmeseler de kendi zaaflarının da farkındalar.
Belli ki Trump’ın öngörülemez bir Başkan olacağından rahatsızlar. Zira bugüne dek sürprizleri hep Moskova yapıyordu. Yeni Başkan’ın kabinesi şahin güdüleri güçlü şahsiyetlerden oluşuyor. Böyle bir ortamda ise üzerinde mutabık kalınan bir dünya düzeninin, dolayısıyla da karşılıklı kabul gören kuralların olmaması bir risk unsuru sayılıyor.
Görünen o ki Trump-Putin balayı başlasa bile çok uzun sürmez. Buna karşılık Avrupa’nın, özellikle Almanya’nın stratejik imtihanı da başlıyor.