İş dünyası ile konuşuyoruz. Yönümü nereye çevirsem aynı sorun: “30 yıllık iş hayatımda çok problemlerle boğuştum, nice öldürücü krizlerle boğuştum ama böylesini görmedim. İlk defa böyle aciz kalıyorum.” Nereye gitsem bu ve benzeri yakınmalar duyuyorum. İş bilen çalışan bulmak zor…
Nitelikli çalışandan söz ediyoruz. Her birini özenle seçip, eğitim aldırıp yetiştirdiğimiz yazılımcılar, birer birer ayrılıyor. Projeleri yarım kalıyor. Ekonomide bozulan makro dengeler, kredi kuruluşlarının not düşürmesi, tırmanan enflasyon, yazılım alanındaki kabiliyetlerimizi kemirmeye başladı.
Bilgiyi dışlayan, bileni aşağılayan bir yönetim tarzımız var. Eğer bilen insan bizden değilse, yandaşımız olmamışsa, biat etmiyor ve kendi cemaatimizden, akraba halkamızdan değilse, umursamıyoruz bile… Hatta göz kamaştıran bir başarısını yabancılar takdir etmemişse, farkına dahi varmıyoruz.
Ama temel sorun; bilen insanı bilebilmek, önemseyebilmek ve onunla çalışabilmekte yatıyor. Bizdeki düşük nitelikli patronların temel felsefesi şudur; “parasını benim verdiğim biri, benden daha akıllı nasıl olabilir?” Oluyor be kardeşim; burada sorun sensin ve o bilgisizlikle bezediğin şişik egon…