Trump’ın NATO’ya ihtiyaç olup olmadığını bile sorguladığı bir dört yıllık belirsizlik döneminin ardından Biden’ın Batı kurumlarını ön plana çıkartan kuvvetli demokrasi mesajlarıyla gelmesi, kuşkusuz Avrupa’ya derin bir nefes aldırıyor.
Şurası açık ki, önümüzdeki yıllar Batı dünyası içinde demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi değerlerin, ilkelerin daha kuvvetli bir söylemle yüceltileceği, Batı’nın bu kavramlar etrafında bugünkünden daha ileri düzeyde bir dayanışma sergileyeceği bir dönem olacaktır.
Türkiye’nin Transatlantik ilişkilerin bu yeni evresine nasıl eklemleneceği, yerinin nasıl şekilleneceği önümüzdeki dönemin kritik sorularından birisidir. Bunun nedenlerinden biri, Türkiye’nin Batı sistemi içinde bir dizi başlıkta kendi müttefikleri ile ciddi çatışma yaşıyor olmasıdır.
Buradaki mesele, Batı ittifakının temelini oluşturan insan hakları, hukuk gibi değerler zemininde Türkiye’nin Batı dünyası içinde artan ölçülerde eleştirilere muhatap olmasıdır.
Batı dünyası kendi içinde demokratik dayanışmanın güçleneceği bir aşamaya geçerken, bu başlıkta sürekli eleştiri alan bir ülke durumunda kalması, Türkiye’yi Batı ittifakının yeni döneminde sıkıntılı bir konuma yerleştirecektir. Bu alanlardaki sorunlar daha çok göze batacaktır.
Gelişmelerin bu yöndeki seyrinin Türkiye’nin Batı dünyası içinde oynayabileceği rolü sınırlayıp, dış politikadaki hareket alanını daraltması kaçınılmazdır. Özetle, Türkiye’nin sözünü ettiğimiz sorunlarıyla Transatlantik ilişkilerin girmekte olduğu yeni dönemi göğüsleyebilmesi sancılı geçecektir.