Cumhurbaşkanı Gauck’un sözleri ağır, üslubu sertti. Kendisi herhalde Türk yetkililerin bu tür eleştirilerle ilgili hassasiyetini pek dikkate almamıştır. Veya belki sarf ettiği sözlerin hükümet çevrelerini bir “dost nasihati” olarak ciddiye almaya sevk edeceğini düşünmüştür.
Ama gerçek şudur ki, Gauck’un Ankara’da alenen söyledikleri, Avrupa’da ve ABD’de Türkiye’deki son siyasi gelişmeler hakkında hâkim olan algıyı ve görüşleri yansıtıyor. Dolayısıyla Ankara’nın bu durum karşısında nasıl bir tavır takınacağına karar vermesi lazım: Bu tür sözlere kızıp bildiğini okumaya devam mı edecek? Yoksa bu uyarılara kulak verip uluslararası imajını koruyacak ayarlamaları mı yapacak?
Ortak basın toplantısında bir Alman gazetecinin Cumhurbaşkanı Gül’e sorduğu bir soru, Gül’ü zorladı. Soru, Başbakan Erdoğan’ın twitter yasağına dış tepkilerin “kendisini hiç ilgilendirmediği” şeklinde meydan okuyan tutumu ile ilgiliydi. Gül soruya direkt yanıt vermedi. Onun yerine Başbakan’ın twitter merkezinin Türkiye’de ofis açmasını ve vergi ödemesini istediğini belirtmekle yetindi…
Aynı değerleri paylaşan ülkelerin eleştirilerini “dış müdahale” saymak kadar, “bu tür tepkiler bize vız gelir” diye düşünmek de o kadar yersiz ve sakıncalıdır.