Aslında Türkiye dış ilişkilerinde sıkıntı çektiğinde jeo-stratejik konumuna güvenerek onun avantajını kullanmıştır.
Örneğin ABD Kongresi’nde Türkiye’ye karşı bir karar alınması söz konusu olduğunda, Ankara bunu engellemek ve yönetimi kendi safına çekmek için “jeo-strateji kartı”nı oynamıştır.
Sonuçta çoğu kez yönetimin de muhaliflerine karşı aynı argümanı (yani “Türkiye önemlidir, kaybedilmemelidir” tezini) kullandığı görülmüştür…
Ancak Türkiye’nin jeo-stratejik değerini korumasında esas etkili olan başka bir faktör var: O da Ankara’nın önemli dünya meselelerinde aldığı tavırdır. Örneğin şu sırada Suriye sorunu ve Ukrayna krizi gibi…
Açıkçası Batı Türkiye’yi uluslararası meselelerde kendi yanında gördüğü nispette onun jeo-stratejik konumuna önem veriyor. Dolayısıyla Türkiye’nin “güvenilir bir müttefik”olarak davranmasını ve kendisiyle işbirliğinden kaçınmamasını bekliyor.
Bu bakımdan Türkiye’nin jeo-stratejik konumuna verilen değer Ankara’nın bu avantajını ne şekilde ve ne yönde kullandığına bağlıdır.