Demem o ki, büyük şeytan ve dostları “hak, hukuk, özgürlük, barış” diyerek “sağdan” yaklaştı.
Hepsi bu!
Türkiye kendi vatandaşlarımızın meselesini kendi aramızda çözeriz iradesini ortaya koyunca “üçüncü taraf” diye kimler tutturdu?
Ağızlarından “hak hukuk, özgürlük ve barış” lakırdılarını düşürmeyenler değil mi?
Bugün barış diyen o Cemal Hasan (çözüm sürecinde) PKK silah bırakacak paniğiyle kendisini dağlara vurmamış mıydı?
Öcalan Diyarbakır mektubunda “bin yıllık İslam kardeşliği” vurgusu yaptı diye Çandar Cengiz kıyametleri kopartmamış mıydı? (Aysel Tuğluk “laikliğin ve sekülerliğin teminatı biziz” diyerek zorlukla yatıştırmıştı hani.)
Uzun lafın kısası şudur: Nasıl ki, Aydın Doğan’ın kıymetlisi, “hukukun üstünlüğü” diye “FETÖ hukukunu” yutturmak istedi; bunlar da “hak, hukuk, özgürlük ve barış” diyerek “üçüncü taraf”ın projelerini yutturmak istediler.
15 Temmuz’da yenildiler.
Umutları, Türkiye’nin güneyden kuşatılmasıydı. Türkiye kuşatmayı yarınca “barış” diye cıyaklamaya başladılar.
Daha çok ciyaklayacaklar!