Kimse bu trajedide hükümetin, yönetimin sorumluluğu olmadığını iddia edemez; “takdir-i ilahi” deyip geçemez.
Niye geçemeyeceğinin en açık delili, Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın (TEPAV), 2010 tarihli raporu. Rapora göre, milyon ton taş kömürü üretimi başına can kayıpları karşılaştırıldığında, 2008 yılında bu sayı, büyük üreticiler olan ABD’de 0,02; Çin’de 1,27 iken Türkiye’de 7,22! Yani, insanlarının canına hemen hiç kıymet vermeyen, işçi haklarının en sınırlı olduğu sanayi ülkelerinin başında gelen, tek–parti yönetimi altındaki Çin’in bile 5 katı!
Soma faciasını bir uyarı olarak görmeliyiz. Yönetime hakim olan zihniyeti değiştirmenin vakti geldi geçiyor. 2023 yılında Türkiye’yi dünyanın on büyük ekonomisinden biri yapma iddiasıyla yola çıkıp, bu uğurda ülkede insan sağlığını hiçe sayan; doğal çevrenin tahribatına gözlerini kapatan; nükleer santralların tehlikelerinden söz edenlere “Düşebilir diye uçağa binmeyecek miyiz? Patlayabilir diye tüpgaz kullanmayacak mıyız?..” diye cevap verebilen bir zihniyetle Türkiye yönetilemez.