Ülkeyi yönetilemez hale getirip halkı perişan eden iktidarın, bu seçimde de postu kaptırmamak için yaptığı orantısız mücadeleyi şaşkınlıkla izliyorum. Neler neler demiyorlar ki! Artık “fıtrat, kader, sabır” lâflarını bırakıp, başka sözlere sarıldılar. “Temiz alnı secdeye değenlerle, şampanya içenler” diye ayrımcılık yapan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’dan sonra diğerleri de “Söz adamın mihengidir” atasözünü unutarak boş boş konuştular!
Ülkede başbakanlık yapmış, yaşını başını almış, olgun bir siyasetçi olan Binali Yıldırım “Bu seçim işgalcilerle, istiklal harbi verenler arasında bir seçimdir” dedi. Lâfa bakar ısınız? Muhalefeti işgalci düşman yerine koydu. Kendileri de istiklal savaşı veren yurtseverler! Nasıl sözler bunlar? Yakıştı mı ona? Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi de Binali Bey’i destekleyerek: “Bu seçim, millilerle, ülkeyi parçalamak isteyenlerin mücadelesidir” diye bir şeyler söyledi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu onlardan geri kalır mı? O da “14 Mayıs seçimleri Batı’nın siyasi darbe girişimidir!” dedi. Gel de şaşma! Bu acayip sözlerden benim çıkarttığım sonuç, hepsinin kaybetme endişesi içinde olduğudur! Yüreklerini saran korkuyu bastırmak için “Karanlıkta şarkı söyleyen insanlara” benziyorlar!