ANIL CAN TUNCER
@tunceranil
aniltuncer@diken.com.tr
Türkiye, 14 Mayıs’ta tarihinin en önemli seçimlerinden birine gidiyor. Seçimler yaklaştıkça kamuoyu araştırmaları ve anketlerin sayısı da artıyor. Bu çalışmalar yanıltıcı da olabiliyor.
Örneğin Kasım 2015 seçimlerinin sonucunu tek bir şirket bile doğru tahmin edememişti. 2011, 2014 ve 2018 seçimleri öncesinde de birkaçı dışında çoğu anket ‘karavana’ çıkmıştı. 2019 yerel seçimleri öncesinde dokuz şirket Ekrem İmamoğlu’nun kaybedeceği yönünde araştırma yayınlamıştı. İmamoğlu’nun önde gösteren anketlerin sayısı ise altıydı.
Şu anki tablodaki medya, anketleri hiçbir ayrım gözetmeksizin yayınlıyor. Ancak bu anketlerin birçoğunun metodolojisi bile açıklanmıyor ve temel unsurlar çalışmada yer almıyor. Çoğu site ve gazete de anketleri sadece şirketlerin isimlerini vererek herhangi bir karşılaştırma yapmadan yayınlıyor.
Belli ki 14 Mayıs’a giderken yine anket enflasyonuyla karşı karşıya kalacağız.
Peki bir anket nasıl yapılmalı? Sonuçlar nasıl okunmalı? Bir anketin güvenilirliği için olmazsa olmazlar nedir?
Diken, meseleyi siyaset bilimi, istatistik ve iletişim açısından ele alıp üç uzmana sordu.
İlk bölümde Reform Enstitüsü Direktörü Mehmet Ali Çalışkan’ın görüşlerine yer vermiştik.
Bu bölümde Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan‘la bir anketin güvenilirliği için nelerin olmazsa olmaz olduğunu, gazeteciler ve okurların nelere dikkat etmesi gerektiğini konuştuk.
Şirketler hangi bilgileri vermek zorunda?
İrvan, bir araştırma şirketinin kamuoyu araştırması bulgularını yayınlarken hangi bilgileri vermesi gerektiğini Dünya Kamuoyu Araştırmaları Derneği’ni (WAPOR) referans göstererek şöyle sıraladı:
- Anketi yapan şirketin adı
- Anketin kimin adına yapıldığı, kim / hangi parti / aday tarafından finanse edildiği
- Anketin hangi tarihlerde gerçekleştirildiği
- Örneklem büyüklüğü
- Örneklem belirleme yöntemi
- Anket sorularının nasıl ifade edildiği
- Anket uygulama yöntemi
- Hata payı
- Kararsızların nasıl dağıtıldığı
‘Sadece aday ve oy oranı varsa o araştırma güvenilir değildir’
İrvan’a göre araştırma şirketi bu bilgileri vermeli ki biz araştırmanın bilimsel ölçütlere göre yapılıp yapılmadığını değerlendirebilelim. “Eğer sadece hangi adayın yüzde kaç oy alacağına ilişkin tahminler varsa ve başka bilgi yoksa o araştırma güvenilir değildir.“
Şirketin güvenilirliği nasıl ölçülür?
İrvan, araştırma şirketlerinin güvenilirliğine ilişkin medyaya iki öneride bulunuyor: ”Birincisi, araştırmayı yayınlayan şirketin önceki seçimlerde gösterdiği performansa bakmak lazım. Eğer istikrarlı bir biçimde ve hata payları içinde sonuçları tahmin edebiliyorsa bu araştırma şirketini güvenilir kabul edebiliriz.
İkincisi ve daha önemlisi, araştırma şirketinin açıklaması zorunlu bilgileri doğru dürüst verip vermediğine bakmak lazım.
Medya ve okura düşen sorumluluk
Medyanın haber yapma sürecinde öncelikle şirketin bu bilgileri verip vermediğine bakması lazım. Eğer yapılan açıklamada bu bilgiler yoksa muhabir araştırma şirketine bu soruları yöneltmeli. Böylece kamuoyunu manipüle etme amacı güden uydurma araştırmalar bertaraf edilmiş olur.
Denebilir ki şirketler bu verileri de uydurabilir. İşte orada da Türkiye Araştırmacılar Derneği’nin (TÜAD) devreye girmesi ve bu araştırma şirketlerinin etik ilkelere uygun araştırmalar yapıp yapmadığını denetlemesi gerekiyor.”
Aynı durum okuyucular için de geçerli. İrvan, çoğu kişinin kendi görüşlerini destekler nitelikteki anketi güvenilir bulduğunu belirterek bunun yanlış bir davranış olduğunu söyledi: ”Okur da incelemeli acaba bu şirket güvenilir bir şirket midir, araştırmayı finanse edenler açıklanmış mıdır, anket güncel midir, hangi tarihlerde, nerelerde, kaç kişiyle görüşülmüştür? Görüşmeler nasıl yapılmıştır, yüz yüze mi yoksa telefonla mı?”
‘Yalan haberin mumu yatsıya kadar bile yanmıyor’
Bu seçim döneminde de geçmiş dönemden farklı bir habercilik yapılacağını düşünmeyen İrvan, teyit platformlarına çok iş düştüğünü söylüyor.
İrvan, yurttaşların da yalan haberi deşifre etme konusunda maharetli hale geldiğini belirterek şöyle konuşuyor: ”Türkiye’de maalesef kutuplaşmış bir medya ortamı var. Çoğu medya kuruluşu desteklediği adayın / partinin kazanması yönünde haber yapıyor ve genelde rakibi kötülemeye dönük bir negatif habercilik söz konusu. Nesnel habercilik yapan bağımsız medya kuruluşu yok denecek kadar az. Böyle bir ortamda elbette manipülatif amaçlı haberler de daha fazla paylaşılıyor. Bu seçim döneminde de geçmiş seçimlerden çok farklı bir habercilik yapılacağını sanmıyorum.
Yalan haberlerle mücadele konusunda öncelikle bağımsız ve tarafsız teyit platformlarına çok iş düşüyor. Elbette yurttaşlar da yalan haberleri deşifre etme konusunda oldukça maharetli hale geldiler. Sosyal medyada paylaşılan bir yalan haber anında bilgili ve ilgili yurttaşlar tarafından deşifre edilebiliyor. Yalan haberin mumu yatsıya kadar bile yanmıyor.
Benim önerim, yurttaşların doğru düzgün haber yapan, manipülasyondan, yalan haberden uzak duran gazetecileri, haber sitelerini, medya kuruluşlarını takip etmeleri yönünde.”
‘Vaatlerin gerçekçi olup olmadığına dönük haberler yapılmalı’
İrvan’a göre seçim döneminde yapılması gerekenler şöyle: ”Seçim dönemlerinde özellikle etik değerlere önem veren gazetecilerin, yurttaşların tam ve doğru bilgilenmeleri doğrultusunda bir habercilik yapması beklenir. Yurttaşların doğru karar vermesine yardımcı olacak şekilde, adaylar arasındaki yarışa yoğunlaşmak yerine adayların sorunları nasıl çözmeyi vaat ettiklerine ve bu vaatlerin gerçekçi olup olmadığına dönük haberler yapmaları daha iyi olacaktır. Yarış haberciliği yerine sorun haberciliği ve hatta benim ısrarla üzerinde durduğum çözüm haberciliği yapmalarını öneririm.
‘Parti çıkarları yerine kamu yararı ön plana alınmalı’
Seçim dönemlerinde toplumun bilgi ihtiyacı artar ve yurttaşlar karar verme sürecinde genelde medyaya yönelir. Medyanın demokratik toplumlarda çok önemli olan bilgilendirme ve kamuoyu oluşturma işlevleri vardır. Bu görevlerini layıkıyla yerine getirebilmesi için parti çıkarları yerine kamu yararını ön plana alması ve yurttaş merkezli bir gazetecilik yapması gerekir.”