Mısır Çarşısı’nda 25 yıl önce yedi kişinin öldüğü, 127 kişinin yaralandığı patlamaya ilişkin davada sosyolog Pınar Selek hakkındaki dördüncü beraat kararının Yargıtay tarafından bozulması üzerine yeniden açılan davanın üçüncü duruşması bugün görüldü.
![](https://www.diken.com.tr/wp-content/uploads/2023/01/20230116-youtube-pinar-selek.png)
İstanbul 15’inci Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada Selek’in babası ve avukatı Alp Selek’le diğer avukatları hazır bulundu. Duruşmayı Fransız avukatlar ve gazeteciler de izledi.
Selek’in avukatlarından Bahri Bayram Belen, Emniyet Genel Müdürlüğü Interpol Europol Daire Başkanlığı’nın, Selek’in bu yıl nisan ayında Fransa’nın Nice kentinde terör örgütü PKK/KCK mensupları tarafından düzenlenen etkinliğe katıldığına ilişkin yazı hazırladığını söyledi.
Belen, Selek’in Fransa’da sosyolog, doçent ve öğretim üyesi olarak çalışan Göç Gözlem Evinin koordinatörlerinden olduğunu ve emniyetin yazısında bildirilen etkinliğe de bu sıfatla katıldığını belirtti.
Belen, “Birileri mahkemenize bu belgeleri sunarak, dosyaya müdahale ediyor. Pınar Selek’i hala PKK/KCK toplantılarına katılıyor gibi göstermek ayıp. Belgenin amacının mahkemeyi etkilemek olduğunu düşünüyoruz” diyerek yazıyı hazırlayanlar hakkında mahkemeden suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.
Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk Dış İlişkiler Genel Müdürlüğüne adli yardımlaşma evrakı hakkında bilgi verilmesi konusunda müzekkere yazılmasını kararlaştıran heyet, İçişleri Bakanlığı’nın yazısını hazırlayanlar hakkında suç duyurusunda bulunulması talebinin reddine karar verdi.
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, Selek hakkındaki tutuklama kararının devamına karar verdi. Duruşma 7 Şubat 2025’e ertelendi.
Ne olmuştu?
Pınar Selek, Mısır Çarşısı’nda 9 Temmuz 1998’de meydana gelen ve bombadan kaynaklandığı iddia edilen patlamaya ilişkin kanıt olmaksızın suçlanmıştı. Selek’le birlikte yargılanan Abdülmecid Öztürk, bombayı Selek’le beraber hazırladıklarına dair ifade vermiş, daha sonra bu ifadenin işkence altında alındığını belirtmişti. Selek de gözaltında ağır işkenceye maruz kalmıştı.
Selek ve Öztürk hakkında İstanbul 12’nci Ağır Ceza Mahkemesi 8 Haziran 2006’da patlamayla ilgili ‘ceza verilmesine gerektirir kesin ve inandırıcı delilin elde edilemediğini‘ belirterek beraat kararı verdi. Bu karar Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesi tarafından 17 Nisan 2007’de bozuldu.
Yeniden yargılama sonucunda 23 Mayıs 2008’de beraat kararını tekrar etti. ‘Yardım ve yataklık’ suçlamasının da zamanaşımından ortadan kaldırılmasına hükmedildi.
Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesi 2009’da bu kararı da bozdu. Yargıtay başsavcılığı, bozma kararına Ceza Genel Kurulu’nda itiraz etti, ancak itiraz 2010 yılında reddedildi.
İstanbul 12’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden başlayan yargılamada mahkeme, 9 Şubat 2011’de görülen duruşmada Selek ve Öztürk hakkında daha önce verilen beraat kararında direndi, ama 22 Kasım 2012’ye gelindiğinde mahkeme bu kararından döndü ve direnmekten vazgeçti.
Mahkemenin 24 Ocak 2013’te yaptığı duruşmada Selek’in ‘devletin hakimiyeti altındaki toprakların bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya matuf eylemde bulunmak’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasına karar verildi, Selek hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Dosya tekrar Yargıtay’a gitti.
Yargıtay başsavcılığı 2 Ocak 2014’te Selek hakkındaki hapis cezasının onanmasını talep etti. Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesi de kararı usul yönünden bozarak dosyayı yeniden mahkemesine gönderdi.
Yeniden başlayan yargılamada mahkeme, Selek hakkındaki yakalama kararını kaldırmış, 19 Aralık 2014’te de beraat kararı vermişti. Dosya bu defa Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na gönderildi.
Kurul, beraat kararını yerinde bulmadı ve bu defa da dava konusu eylemlerin ‘devlete karşı suç’ kapsamında olduğu gerekçesiyle kararı bozmuştu.
Beşinci yargılamanın ilk duruşmasında mahkeme, dosyayı yine çözümsüzlüğün içine attı. Heyet, Selek’in ifadesinin Fransa’da alınması talebini reddetti, ifadesinin alınabilmesi için Türkiye’ye iade edilmesini şart koştu.
Pınar Selek, 25 yıldır süren dava kapsamında dört kere beraat etti. Beraat kararlarının hepsi Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesi tarafından bozuldu. Dava kapsamında hazırlanan bilirkişi raporlarında bombaya ait herhangi bir bulgu olmadığı, patlamanın gaz kaçağından olduğu belirtildi.