MESUDE DEMİR
@mesudedemirr
Tarımda kullanılan pestisit ve ağır metaller, çocukların zekâsını düşürüyor, dikkatini bozuyor, otizm belirtilerine yol açıyor.

Kan beyin bariyeri, toksik bileşik ve patojenlerin kandan beyne geçişini engelleyen, besin öğelerinin beyne iletilmesini sağlayan, seçici ve dinamik endotel bir bariyer. Ancak ağır metal ve pestisitler bu bariyeri rahatlıkla aşabiliyor.
Türkiye nüfusunun yüzde 26,5’i çocuk. Yani 23 milyon çocuk, pestisit tehlikesiyle karşı karşıya. Türkiye’de kullanılan pestisit miktarı her geçen yıl artıyor. 2022’de 55 bin 374 ton olan pestisit miktarı, geçen yıl 57 bin 766 tona çıktı.
Çocukların metabolizması yetişkinlerden farklı çalışıyor. Bilhassa küçük çocukların. Bu farklılıklar çocukların pestisit ve tüm toksinlerden daha fazla etkilenmesine zemin hazırlıyor.
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı’nın düzenlediği 4’üncü Cerrahpaşa Pediatri Günleri’nin bu yılki teması da bu önemli konuya da dikkat çekilen, ‘Sürdürülebilir Dünya ve Çocuk’tu. Çocuk Beslenme ve Metabolizma Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Ertuğrul Kıykım çocukların sağlığı ve geleceği için pestisit kullanımının daha sıkı denetlenmesi gerektiğini vurguladı.
‘Yeşil devrim’ dünyayı daha da kirletti
Dünyanın değişmesi ve sanayileşmesi, modern hayatın yanında bazı problemleri beraberinde getirdi. Özellikle petrol ürünleri kullanımının artması, çelik ve metal işçiliğiyle birleşince dünya daha öncesinde olmayan bir ağır metal yükü altına girdi. Hava, toprak ve su kirlendi. İkinci Dünya Savaşı’nın arkasından hızla artan dünya nüfusu besin teminini hızlandırma çalışmalarına neden oldu.
‘Yeşil devrim’ olarak adlandırılan tarım hamlesiyle daha yüksek verim elde edilen tohumlar ve modern tarım yöntemleri kullanılmaya başladı. Yüksek verimli tohumlar normal tohumlara göre daha hızlı büyüse de toprağın minerallerini çektiği için fakirleştiriyordu. Bu nedenle gübre ve pestisit kullanımı arttı. Modern tarım aletlerinin devreye girmesiyle toprak petrol ürünleriyle de kirlendi.
Tarımda kullanılan pestisit miktarı onlarca yıldır artmaya devam ediyor.
Bu artış 1990 ile 2017 arasında yüzde 80’lere ulaştı. Böceğe, sürüngene, istenmeyen bitkileri vs. öldüren kimyasalların, insana zarar vermemesi olanaksız.
Çocuklar daha fazla maruz kalıyor
Pestisitleri sadece gıdayla almıyoruz. Suya, havaya, toprağa karışıyor. Toprakta uzun süre zehirli etkisini koruyan pestisitler rüzgârla civarda bulunan evlere de taşınabiliyor. Taşınan pestisit kalıntılı toz parçacıkları evlerin zemininde ve eşyaların yüzeyinde tutunuyor. Hane halkı özellikle de çocuklar için sağlık riski yaratıyor. Yerde daha fazla zaman geçirmesi, ellerini ve ellerine aldığı nesneleri ağzına sık götürmesi küçük çocukların pestisitlere daha fazla maruz kalmasına yol açıyor.
Anneden çocuğa rahim ve emzirme yoluyla geçen pestisitler, yenidoğan ölümleri, doğum kusurları ve çocuklarda zihinsel gelişim veya yaygın gelişim sorunlarıyla bağlantılı. Epigenetik çalışmalar, pestisit maruziyetinin gen aktivitesi ve kalıtsal fizyolojik özellikleri etkileyebileceğini de gösteriyor.
Kıykım, erken çocukluk döneminde çok da yüksek oranda olmasa da pestisit ve civa, kurşun gibi ağır metallere maruziyetin bilişsel fonksiyonlarını bozabildiği, düşük IQ, okul başarısında düşme, dikkat eksikliği, hiperaktivite, hafıza bozukluklar ve hatta davranış bozukluğuna da yol açabileceğini söyledi.
Düşük doz yavaş zehirliyor
Tıp dünyası yıllardır ağır metal ve pestisit zehirlenme vakalarını görüyor. Klinik bulgularını tanımlayabiliyor. Ancak asıl soru düşük dozlarda uzun süre bu toksinlere maruz kalındığında hangi bulguların ortaya çıktığı.
Kıykım araştırmalar sonucu hem ağır metaller hem de pestisitlerin nörotoksik bileşenler olarak kabul edilmeye başlandığını söyledi: “Dünya üzerinde en sık zehirlenmeye yol açan ağır metal arsenik. Bilişsel fonksiyonları etkileyen diğer ağır metaller se cıva ve kurşun. Pestisitler içerisindeyse en sık organofosfatların akut ve kronik toksisitesi görülüyor. Arsenik, civa, kurşun ve organofosfatlar akut ve kronik nörotoksisitenin en sık nedenleridir ve en tehlikeli nörotoksinler olarak kabul ediliyor.”
Çare etkili denetim ve bilinçte
Pek çok kişi pestisitlerden kaçınmak için köylüden, çiftçiden doğrudan sebze, meyve almaya çalışıyor. Ancak bu da güvenli gıdaya ulaşabilmek anlamına gelmiyor. Çünkü onlar da kontrolsüz pestisitler atıyor.
Bir diğer sorun bu gıdaların taşınması ve saklanmasında yaşanıyor. Uygun olmayan taşınma ve saklama koşulları, zehirlenmeye yol açan faktörlerin (salmonella bakterisi, aflatoksin gibi) oluşmasına yol açıyor.
Kıykım şöyle devam etti:
“Hangi ortamda saklanması gerektiği belli. Bunu yapılmazsa, pestisitle, ağır metallerle beraber bozulmaya başlıyor. Daha ciddi bir sağlık sorunu haline geliyor.
Denetimler dışında başka çaresi yok. Avrupa Birliği yasalarını sıkılaştırdı. Bizim bu kadar ürünümüzün geri gelme sebebi de bu. Tarımla ilgili yasalarımızı sıkılaştırmamız, köylülerimizi eğitmemiz lazım.
Toplum olarak, hep beraber farkındalığımız olmalı. Toprağımız, havamızı, suyumuzu, besinlerimizi korumamız lazım.”