• SANAT
  • 9 SORUDA
  • DİKEN ÖZEL
  • GÜNÜN 11'i
  • DİKENLİK
  • AKŞAM POSTASI
  • SPOR
  • VPN HABER

Diken

Yaramazlara biraz batar!

  • VİTRİN
  • AKTÜEL
  • EKONOMİ
  • ANALİZ
  • DÜNYA
  • MEDYA
  • KEYİF
  • YAZARLAR
  • SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Özelleştirilen varlıklarımız ve Moda Sahnesi'nin ödemediği elektrik faturası…

10/03/2022 17:12

MURAT SEVİNÇ

Zamlı elektrik faturasını ödemeyi ‘reddeden’ Moda Sahnesi’nin elektriği kesilmiş bu sabah. Nedendir bilinmez (sosyal medya tepkisi nedeniyle olsa gerek), birkaç saat sonra açılmış. Yarın ne olacağı belli değil.

Yeteri kadar açıklayıcı olmadı, başka cümlelerle anlatmayı deneyeyim: Aralık ve ocak ayları arasında ‘üç kat fark olan’ (yedi bin-21 bin) elektrik faturasını ödemediği, ödemeyi reddettiği için oluyor bunlar. Salgın sırasında gerekli devlet/yerel idare desteğini alamadığı ve yetmezmiş gibi, elektriğe yapılan izansız zammı yüklenmeyi reddettiği için. Bakanlık, bazı tiyatrolara ve gruplara cüzi maddi destek sunarken, Moda Sahnesi’nin faaliyetlerini yeteri kadar ‘yerli ve milli’ bulmadığı, o cüzi rakamı dahi vermediği için. İki yıldır, ödeneksiz tiyatroların ticarethane olmadığını anlatmaya çalışıp bunu henüz başaramadıkları için. Ayrıca ülkede her şey ve herkes biraz birbirine benzediği, kurumlar diğerini örnek aldığı, tiyatrocular akademiden, akademi tiyatrolardan daha politik olmadığı, olamadığı, ‘kamusal hizmet’ duyarlılığı çoğaltılamadığı için.


Salgında, tüm kriz anlarında olduğu gibi yoksullar daha da yoksullaşırken, hepimizden daha zeki, çalışkan ve üstün yetenekli oldukları için üretim araçlarını ellerinde tutanlar, servetlerine servet kattı. Öyle ya, örneğin siz o müteahhitlere, büyük sermayedar aile fertlerine baktığınızda kendinizden çok daha parlak ve çalışkan insanlar görmüyor musunuz, ben görüyorum doğrusu. Ya da, “İyi ki kamusal varlıklar bu adamlara satıldı ve satılıyor” diyeniniz yok mu? Pes, geri kafalısınız o halde, siz dünyayı bilmiyor çağı yakalayamıyorsunuz şekerim!

Halimiz ortadayken, arkadaş ortamlarında dahi pahalılık ve faturalar dışında bir şey konuşulmuyorken, önümüze muhtelif faturalar bırakılıyor türlü şirket isimleriyle ve o şirketler kâr artırıyor, her koşulda. Olup biteni daha iyi anlamak, elektrikteki özelleştirmenin güncel sonuçlarını kavramak isterseniz, Önder Algedik’in Duvar yazılarını okumanızı ve şu kaydı dinlemenizi öneririm. https://www.gazeteduvar.com.tr/duvar-ozel-onder-algedik-toplum-ozellestirmenin-sonuclarinin-faturasini-oduyor-video-1553119 

Bizim eve 1000 küsur lira elektrik faturası geldi geçtiğimiz ay, evin salonunda kaynakçılık yapıyorum, muhtemelen bu yüzden; ‘ideal bir sömürülen’ olduğumuz ve ödemediğimizde muhtemel zararımızı Kılıçdaroğlu’nun tazmin edemeyeceğini düşündüğümüz için, hemen yatırdık. Hiç canımı sıkmadım doğrusu, “Neden” derseniz, çünkü hepimiz aynı gemideyiz, sınıfsız, imtiyazsız ve kaynaşmış bir kitleyiz de, ondan.

Faturanın üzerinde “SA” yazıyor, nasıl mutlu olduğumuzu anlatamam. Sonuçta büyük sermaye, sanatın ve sanatçının dostu, onlar sahne kurmasa nerede seyrederiz oyunları, müzeleri olmasa tablo göreceğimiz mi var, orkestraları olmasa ne yaparız nerede dinleriz klasik müziği, öyle ya. O faturalar, o vergi muafiyetleri, krizlerde yükselen kâr oranları… Onlardan önce hayat var mıydı ki, olur mu hiç öyle şey, hem ekmek veriyorlar yahu ahaliye ekmek, daha ne yapsınlar.

Moda Sahnesi neden reddediyor o akıl fikir almaz faturaları ödemeyi? Kemal Kılıçdaroğlu neden reddettiyse o yüzden. İnsafsız, orantısız faturalarla canımıza okunduğu ve bir şeyler yapılması gerektiği için. Malum, Kılıçdaroğlu birkaç ay önce çektiği videoyla elektrik faturalarına ilişkin bireysel ‘sivil itaatsizlik’ eylemini duyurmuştu. Kimseyi davet etmedi, kendi tutumunu açıkladı. 

Nedir sivil itaatsizlik? Hemen her zaman (istisnalar olabilir), adaletsiz bir yasanın barışçıl yol ve yöntemlerle ihlal edilmesidir. Bir başka isimlendirmeyle, pasif direniş. Zamanında Gandi’nin ya da ABD’de Rosa Parks’ın yaptığı gibi. Geldi bir beyaz erkek ve otobüste, koltuğunda oturan siyah Rosa Parks’ı yerinden kaldırmak istedi, Rosa kalkmadı, yasayı ihlal etti, tutuklandı. Peki ne oldu sonra? Siyahlar otobüse binmeyi reddetti, bir sürecin ve büyük mücadelenin sonunda hukuksal-siyasal düzlemde kazandılar, Parks bir sembol haline geldi.

Diyeceğim, bu yöntemleri deneyen, sonuçlarını göze alan insanlar var. Her ne değişiyorsa onlar sayesinde oluyor. Örneğin Boğaziçililer (herhangi bir yasayı ihlal etmeden) bir yılı aşkın süredir protesto hakkını kullandı, kullanıyor. Eğer Boğaziçi Üniversitesi varlığını sürdürecek ve bir iktidar değişikliğinde YÖK kaldırılacak ise, bunda, rektörlük binasına dönülen sırtın büyük payı olacak.

Moda Sahnesi ödeseydi ne olurdu, ödeyemez miydi? Dayanışma sergilenir ve ödenirdi herhalde. Şubat ayı faturası dayanışmayla ödenirdi, mart ayı faturası dayanışmayla ödenirdi, nisan faturası da dayanışmayla ödenirdi, sonra, nereye kadar ve neden? Moda Sahnesi, akıl dışılığı, adaletsizliği, ödeneksiz tiyatroların sorununu, onlar için yapılmayanı, neyin ihmal edildiğini ifşa etmeyi tercih etti. Gerekirse elektriksiz kalmayı göz alarak. Eğer yarın bir gün yine kesilir ve sonunda Moda Sahnesi dayanamaz da kapanırsa ne olur peki? Onlar yine bir yolunu bulup tiyatro yapar nasıl olsa ve Kadıköy ilçesi bir tatlıcı-çantacı-telefon aksesuarcısı mekanı daha kazanır muhtemelen.

Moda Sahnesi ahalisi, yaptıkları işin/sanatın kamusallığına dikkat çekmeye çalışıyor, dil döküyor ve salgın günlerinde insan üstü bir çabayla ayakta kalmaya çalışıyor. Arendt’in kavramsallaştırmasıyla; özgürlük bireysel değil, ancak kamusal alanda deneyimlenebilecek bir olgudur, kamusal alanda diğerleriyle temas edebilen insan özgürleşir, ‘siyasal eylem’ o alanda ve o temas sayesinde olanaklı hale gelir.

Tiyatrolar ‘kamusal’ mekanlar, yapılan iş, kamusal. Çoğu ödeneksiz tiyatro (özellikle salonu olanlar) büyük güçlükle ayakta durabiliyor. Bir şehirde çok farklı sanat kurumları olur, özelin desteklediği, kamunun sahip olduğu, zengin, yoksul, politik, apolitik… Buna mukabil bir şehirde mutlaka, kamusallığı Moda Sahnesi gibi yorumlayan, sanatın kamucu işlevini önemseyen, kurulu düzene rahatsızlık vermeyi göze almış kurumlar da olmalı, varlığını sürdürebilmeli.

Bir tiyatro sahnesinin elektriğinin kesilmesi ihtimali, yalnızca ve sıradan bir ‘enerji-fatura’ sorunu olmaktan öte, bütüncül ve çok gerekli bir tartışmanın kesiti. Umuyorum Moda Sahnesi derdini anlatabilir ve özellikle ‘muhalif’ ödeneksiz tiyatroların konumuna ilişkin kamusal tartışmayı yaygınlaştırabilir. Herhangi bir kamusal tartışma, yalnızca o tartışmanın ilk muhatabını değil, herkesi ilgilendirir. Mesele, o ‘herkesin’ de bir gün bu yalın gerçeğin farkına varmasında.

Ola ki elektriği bir kez daha keserlerse, biz de fener ve mum ışığında seyrederiz oyunları.

Yeni bir mecra: Bir grup yazar-akademisyen, Mavi Defter adlı çok gerekli bir sayfa açtı, ilk günden birbirinden güzel yazılar yayınlanmaya başladı. Takip etmenizi ısrarla öneririm. https://mavidefter.net/hakkimizda/ 

Kategori:Agora

Tüm yazılar: Murat Sevinç

SON HABERLER

Yedi üniversiteye rektör ataması

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yedi üniversiteye rektör atadı.

ABD'de 11 mahkum hapishaneden kaçtı

ABD’nin Louisiana eyaletinin New Orleans şehrindeki bir hapishaneden 11 mahkum kaçtı.

Ara Güler'in hayatı film oluyor

Fotoğraf sanatçısı Ara Güler’in hayatı film oluyor.

Sagopa Kajmer ve Ferhat Göçer AKP gençlik kolları etkinliğinde Erdoğan'la buluştu

Rapçi Sagopa Kajmer ve şarkıcı Ferhat Göçer, Cumhurbaşkanı Tayyip Rapçi Sagopa Kajmer ve şarkıcı Ferhat Göçer, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la ‘Gençfest’ etkinliğinde bir araya geldi. ‘Gençfest’ etkinliğinde bir araya geldi.

İmamoğlu: 15 yılda imardan birilerine sağladığınız rant 85 milyar dolar

Tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul’un önceki yönetimlerine rakam vererek yüklendi: “Sadece 15 yılda 130 projede kamu alanlarından ve imar hareketliliğinden birilerine sağladığınız rant tam 85 milyar dolar”

Dava adamı Erdoğan!
Bu soruyu Napolyon'a sorsaydınız

Ara

DİKEN’İ TAKİP EDİN

Osman Kavala 2 bin 754 gündür hapiste

YAZARLAR

Senyör Amicis'in gazına geldim 

Behzat Şahin

Özel, İmamoğlu ve Yavaş'ın 'özenli' açıklamaları üzerine…

Murat Sevinç

Yeşil zeytini neden yemedin Sait?

Ayhan Tinin

Editör eksikliği fazlalık yaratır

Mustafa Dağıstanlı

Anne dediğin başlangıçtır

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Dilsiz bir ülkenin çığlığı

Psk. Dr. Feyza Bayraktar

Sırrı Süreyya Önder'in 'Cumhuriyet' eleştirisi üzerine…

Murat Sevinç

GÜNÜN 11’İ

Akif Beki: Özgür Özel'e saldırı ne oldu?

Nuray Sancar: Yerel yönetimlerde seçilmişler ile atanmışlar arasındaki yetki dağılımının atanmışlar lehine düzenlenmesi öngörülüyor

Sultan Uçar: Gençliği, ters kelepçelerle tutuklanırken hukuk fakültelerindeki hocaları neden derin bir sessizliğe gömüldü

Burcu Aydın: Faiz giderlerinde rekor artış

Hakan Okçal: Putin katılsaydı, Trump da İstanbul'a gelir, belki de hızla sonuç alınabilirdi

Esfender Korkmaz: İhtiyaç nedeniyle veya uzun dönemli elde tutmak amacıyla konut almak uygun

Nevşin Mengü: Bu ülkenin seküler demokratları Kürt düşmanı falan değil, manyak nekrofil de değiller

Cem Küçük: Türkiye'de aşırı göçmen var diyenler, gelip Frankfurt'u görsünler

Zülal Kalkandelen: AKP'nin 400'e ulaşana kadar her yolu deneyeceği kesin

Figen Çalıkuşu: Devletle millet de ancak hukuk zemininde barışır

Deniz Kilislioğlu: Rusya ve Ukrayna perşembe bir araya gelemedi ama İstanbul baş döndürücü bir muammaya şahit oldu

  • 9 SORUDA
  • YAZARLAR
  • AKTÜEL
  • ANALİZ
  • DİKEN ÖZEL
  • DİKEN'E TAKILANLAR
  • DÜNYA
  • EKONOMİ
  • KEYİF
  • MEDYA
  • POPÜLER BİLİM
  • SANAT
  • BU GAZETE…
  • DİKEN 10 YAŞINDA
  • Künye
  • İletişim
  • Gizlilik ilkeleri
  • Çerez politikası

"Genç gazeteci arkadaşlarıma! Bu meslek yorucu bir meslektir. Ama, insan büyük bir zevkle çalışır. Kalemine daima efendi kal, uşak olmamaya gayret et. Mecbur kalırsan kır, sakın satma." Sedat Simavi

×