Türkiye’de devlet ne zaman meslek sahiplerine, o mesleklerin kurallarıyla devletin menfaatlerinin çatıştığını söylediyse, o insanlar hemen daima mesleklerine ihanet etmeyi tercih ettiler.
Mesela, Kürt köyleri cayır cayır yakılırken, devlet savcılardan bu ağır suçu görmemelerini, hâkimlerden kafalarını başka tarafa çevirmelerini istediğinde uysal bir çocuk gibi boyun eğmiştir bizim savcılarımız ve hâkimlerimiz.
Bir avuç onurlu doktoru bir kenara koyacak olursanız eğer, doktorlar, işkence izlerini yok sayan raporlar vermeleri istendiğinde koşulsuz boyun eğmişlerdir.
Gazetecilerden gördüklerini, bildiklerini yazmamaları istendiğinde, Türkiye’de medya ses geçirmez bir duvara dönüşmüştür. Hatta çok daha fazlasını yapmıştır. Katliamlardan, cinayetlerden, pogromlardan önce, saldırganların eli kolu daha rahat hareket etsin diye kurbanları hedef göstermiş, onları şeytanlaştırmıştır.
Türkiye’de mesleğine ihanet eden bu kadar çok insan olmasa, ne devlet bu kadar çok suç işleyebilir, ne JİTEM’ler, ne Özel Harp Daireleri, ne de Esadullah Timleri kurulabilirdi.