Taziye, bu toprakta yaşamış, bu toprakta acı çekmiş; bu topraklardan gitmek zorunda kalmış olanların duygularına saygıyla “büyük barışma”nın insanlık ve kardeşlik üzerine yeniden tesis edilebileceğini de söylüyor.
Bunu bir “özür” olarak söylemek, görmek de mümkün.
“Özür” olarak görülmesiyle, öyle algılanmasıyla da bir son nokta olmuyor; tam tersine, “büyük barışma”nın başlangıç noktası oluyor.
Bugün Ermenistan’da yaşayanların da soluk alabildiği coğrafya Türkiye ise, barışmanın habercisi de bu taziyedir.
Yüz yıl öncesinin çalkantılarında sayısı bilinmeyen Ermeni çocuk, Müslüman ailelerin yanında yeni kimlikleriyle büyüdü. Sayısı bilinmeyen kimseler, adını ve dinini değiştirerek yaşama mücadelesi verdi. Müslüman komşuları onları yeni kimlikleriyle kabul etti, korudu. Yüz yıl öncesinin insanlık dramları bugüne taşındı ve hâlen bugünkü Türk toplumunun bir gerçeği.
Taziyeyle başlamak, bundan sonrasını insanlık değerleri üzerinden yürütmek ve büyük barışmayı tamamına erdirmek bu toprağı anayurdu olarak gören herkesi yükseltir, başka barışmaları da kolaylaştırır.