İçinden geçtiğimiz zorlu ortamda, dalga boyunun küçültülmesi, kur oynaklığının azaltılması mutlak gereklilikti ve başarıldı. Ancak, kuru tetikleyen Türk-Amerikan ilişkilerindeki sorunlu alanlara baktığımızda, ajan papaz meselesini aşan ve Ankara’yı hedef alan ilave hamleler gelebileceğini yine de gözardı etmemek gerek.
Belki tuhaf gelecek ama Washington’da, Dışişleri’nin bildiği detayları, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı’nın bilmediği bir idare iş başında. Bu kopukluk, bilgi açığı, kasti faul yapmaya meyilli çevrelere güç ve fırsat verdiği gibi iki ülke ilişkilerinde onarılması güç hasarlara yol açmakta.
Bu saatten sonra Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla ile ilgili adım atılmadıkça, halka açık konumdaki Halkbank’a yönelik yaptırım tehdidi son bulmadıkça Ankara’nın pozisyon değiştirmesini beklemek hayalcilik olur.
Kaldı ki Türk ekonomi yönetiminin, sözde stratejik ortağına güvenemediği için uluslararası altın rezervlerini kademeli olarak New York’tan, Londra ve Zürih’e nakletmesini de iyi okumak gerek!