“Nasıl bir ülke, nasıl bir dünya, nasıl bir devir”de yaşıyoruz kavramak lazım diyorum. Zira, öncelikli sorumluluğumuz kendi ülkemizde yaşananlara itiraz etmek, bu yöndeki çabalara kulak vermek, ama bizdeki körlük biraz da tüm dünyada yaygın olan körleşmenin bir parçası. Sol siyasetlerin iflası, yoksulu, emekçiyi, adaleti, eşitliği tamamen gündem dışı bıraktı. Oysa, dünya bu konularda hiç de iç açıcı olmayan bir yönde seyrediyor. Gelişmiş ülkelerde, sosyal kazanımlarda uzun zamandır geri dönüş yaşanırken, piyasa ekonomisi ile yeni tanışan ülkelerde, ucuz üretim, küresel rekabet uğruna tam bir vahşet yaşanıyor.
Bazı ülkelerde, iş ve emek kölelik düzeyine itilmiş, diğer taraftan ülkelerindeki, sadece çatışma ve savaş değil, aynı zamanda yoksulluktan kaçmaya çalışanlar, yollarda can veriyor. Bazılarından haberimiz oluyor, diğerlerinden hiç haberimiz yok, iş, aş peşinde yollara, denizlere dökülenlerin bazısı adeta köle tacirlerinin eline düşüyor, zorunlu çalışmaya mecbur ediliyor, kadınlar satılıyor, organlar satılıyor, insanlık ölüyor. Modası geçmiş solculuk yapmayalım veya canımızı sıkmayalım diye tüm bu olanları daha ne kadar bilmezden, anlamazdan gelebiliriz?