Aç gözlü firmalar, bilerek veya bilmeyerek, Amerika’nın Gezi’de ve 15 Temmuz’da başaramadığı “kargaşa ortamı”na zorluyor.
Kadirşinas milletimiz elbette bu oyuna gelmedi, gelmeyecek.
Mesela İran halkı, “cep”ten vurmayı hedefleyen benzer ABD operasyonuna karşı, aynı dirayeti gösteremedi.
Ama geliri dar, vefası bol vatandaşlarımıza yapılan zulüm de karşılıksız bırakılmamalı, bu konu artık “ulusal güvenlik” boyutuyla ele alınmalı.
Türkiye, Suriye’deki kurtlar sofrasında; huzurumuz için çaba sarf ederken, içeride; “savaş kaçkınları” gibi kendini düşünenler cezasını görmeli ve kamuoyuna da ifşa edilmelidir.
Toplumumuz da, her türlü ulusal tehdit karşısında ortak bir dil geliştirmeyi artık başarmalı.
“Etiket anarşisi”nin azdırdığı ekonomik saldırının hedefi iktidar değil, Türkiye’dir.
Etiketi baş döndüren ürünleri hep birlikte birkaç gün boykot etmeyi başarabildiğimiz gün meseleyi çözeriz.
Çok daha duyarlı ve bilinçli olduklarına inandığım kadınlarımız, bu konuda öncülük yapabilir.
Haydi, hep birlikte; “toplumsal bilinç”e…