
MUSTAFA ALP DAĞISTANLI
mustdagistanli@tutanota.com
@MAlpDagistanli
Son birkaç yıl içinde icat edilen en bariz Türkçe yanlışı galiba şu: Aşıdan kaynaklı ölüm.
Bunun doğrusu üç türlüdür: Aşı kaynaklı ölüm. Aşıdan ölüm. Aşıdan kaynaklanan ölüm.
Hem ‘-dan‘ hem ‘kaynaklı’ olmaz.
Olmaz diyoruz da nasıl olmaz, herkes heryerde oldurmuş, olduruyor.
Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin bu yanlış kullanımı doğru sanması, sevmesi, gönül rahatlığıyla kullanması üzücü. ÇGD’nin son zamanlarda gördüğümüz iki metninde de sırıtıyordu bu yanlış:
…kökleri Osmanlı’da ilk gazetelerin yayınlanmasına kadar uzanan baskıcı anlayıştan kaynaklı yaşanan birçok yapısal sorun…
Sayfa Tasarım Ödülü: Barış Can Sarıkaş: Covid-19 pandemisinden kaynaklı yaşanan ölümlere ilişkin birinci sayfa tasarımıyla…
Dikkat çekici bir şey: Bu yanlışla kurulan cümlelerin çoğunda başka tuhaflıklar var. (Yukarıdaki örneklerdeki ‘yaşanan ölümler’ sorununu bu dizinin ilk yazısında ele almıştık.) Böyle olması doğal sanırız, dile özen gösterselerdi zaten bu ‘-den kaynaklı’ yanlışına da düşmezlerdi (Yazılarına özendiğini bildiğimiz bazı yazarlarda da rastladık, yanlışların ne kadar bulaşıcı olduğunu anlayın işte).
Birkaç örnek verelim. Bir gazete Noam Chomsky’yi şöyle konuşturmuş:
Kuzey Irak Kürt bölgesi, bir dereceye kadar özerkliğe sahip ama ne yazık ki iç çatışmalar, aşırı yolsuzluk ve şiddetten kaynaklı kurumsallaşamadı.
“… yolsuzluk ve şiddet yüzünden kurumsallaşamadı” demek istiyor, ama bu deyişi kakavan buluyorlar galiba. Şu ‘-den kaynaklı’ modası çok sükse yapmış, diye akıl yürütüp abanıyorlar yanlışa, çirkine.
Politikacılar hemen kapmış bu yanlışı (Yanlışa direnenleri içeri atıyorlar zaten).
CHP’li Engin Altay: Türkiye polisten ve şiddetten kaynaklı şiddet görüntüleri ile sarsılıyor.
Akademik metinlere de girmiş tabii. İşte bir yüksek lisans tezi:
Pandemiden kaynaklı Uzaktan Eğitim Sürecinde Sosyal Bilgiler Derslerine Yönelik Öğretmen Görüşleri
Akademik kariyerin zirvesine de tırmanmış bu yanlış, bir profesör şöyle yazıyor:
Pandemi nedeniyle alınan önlemler ve çeşitli düzenlemeler, Down Sendromlu bireylerin rutinlerinde değişikliklere, aile ve akran grubuyla iletişimde sınırlılıklara, motor becerilerdeki kısıtlılıklara ve pandemiden kaynaklı korku ve belirsizliklere neden olmuştur.
İçinde – içerisinde
Bu kadar vahim görünmeyen, epey eski bir yanlış kullanım da ‘içinde – içerisinde’ tercihinde var. Uzunca sayılabilecek editörlük hayatımız ‘içerisinde’leri ‘içinde’ yapmakla da geçtiğinden yaramız açık.
Şehir içerisindeki polis okulunun kaldırılacağı…
Neden ‘içinde’ değil de ‘içerisinde’?
‘İçerisi’ diye bağımsız bir şey yoktur. ‘İçerisi’ diyerek, aslında, daha önceden belirtilmiş, neresi olduğu konusunda mutabakata varılmış bir yeri kastederiz, mutabakata varılmış olduğu için de o mekanı ayrıca belirtemeye gerek duymayız. Mesela bir evin bahçesine çıkmışsak, “İçerisi çok sıcak, durulacak gibi değil” dediğimizde, karşımızdaki nereden bahsettiğimizi anlar. Ama mesela dağda yürürken “İçerisi çok sıcak” deseniz, yanınızdakiler hiçbir şey anlamaz, hangi içerisi, ne? Yani ‘içerisi’ kendi başına bir yer değildir, ‘o evin içi’dir.
Bu yanlış kullanım somut mekanların sınırlarını aşıyor tabii, böylece daha da saçmalaşıyor.
Parti içerisinde karışıklık vardı.
… çığ koptuktan sonra bu hareket genel denklemin içerisinde bir yerlere yerleşti.
… artan döviz kuru sebebiyle zorlu bir dönemin içerisine giren yayıncılığın…
Ancak kesin olan bir şey var, o listenin içerisinde muhakkak Pink Floyd’a yer verilecek.
Soğuk Savaş yıllarında Batı ittifakının içerisinde yer almaya karar veren Türk bürokrasisi…
… 4,5 milyon varile yakın olan miktar birkaç ay içerisinde teslim edilecek.
Bu ‘içerisinde’lerin hepsi yanlış, hepsi için doğrusu, ‘içinde’dir. Fakat asıl, bu cümlelerin pek çoğunda ‘içinde’ye bile gerek yok, siz de bu gözle bir bakıverin tekrar..
‘Dışarısı’ da aynı
‘Dışarısı’ da öyledir, ama yanlış kullanım azdır orada genellikle, ‘dışarısında’, ‘içerisinde’den daha az kullanıldığı için belki de.
“Çadırın dışarısı çok soğuk” demeyiz, “Dışarısı çok soğuk” deriz, belli bir mekanın içinden konuşuyoruzdur.
“Çadırın dışarısında biri dolaşıyor” demeyiz. “Çadırın dışında…” ya da “Dışarıda biri dolaşıyor” deriz.
Bir de ‘birisi’ var
‘Biri’ deyince aklımıza geldi: Neden ‘birisi’ deniyor? İki ‘ikisi’, beş ‘beşi’, altı ‘altısı’, yedi ‘yedisi’, sekiz ‘sekizi’ … oluyor da bir niye ‘birisi’ oluyor? Yani sayı sesliyle bitiyorsa -si, -sı ekleniyor. Bu durumda birçok kimse neden ‘biri’ değil de ısrarla ‘birisi’ diyor? Mantığı nedir? ‘Birisi’ diyenler açıklarsa biz de öğreniriz, aklımıza yatarsa kullanırız da.
Acaba? Peki, bir örnek kurgulayalım: Altı arkadaş askere yazılıp savaşa gitti. Birisi kayıp, ikisi döndü, üçüsü öldü.
Beğendiniz mi? ‘Sekizisi’ deseydim daha çok beğenecektiniz belki.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Gezi davası ve Selahattin Demirtaş’la ilgili mahkeme kararlarını veren hakimlere kızmış:
“Onları bulundukları makamlardan alacağız, onların hiçbirisi hakim değil.”
Kimi de ‘kimi’ yerine ‘kimisi’ diyor. Gazete Duvar’dan Menekşe Tokyay hem ‘kimisi’ci hem ‘içerisinde’ciymiş meğer:
Kimisi iki yıl içerisinde orkestrada çalabilecek düzeye gelirken, kimisi için bu süre altı yılı bulabiliyor…
Umarız “Çeşme başında kızlar yanyana / İçlerinden birisi pşşt dedi bana” demeye varmaz iş.
DİLE GELENLER
Katkılarınız için: mustdagistanli@tutanota.com
Gazeteciler
Yazdıklarınıza ek olarak, hükümet içinde olmayan ve doğal olarak hükümetin hiçbir icraatında rolü olmayan gazetecilerin “Biz…” diye yazdıklarını düşünün lütfen. Ülkü Demirtepe
Doğu-Batı farkı
Edilgen anlatım adına önce bir örnekle ve ardinda kulturel kodlara bir atifla katki saglamaya çalışacağım.
Pasif cümle kamu raporlarında sıkça kullaniliyor. Bunun nedeni bürokratik bir bilinç mi bilmem ancak bir sorumsuzluk bildirgesi gibi görünüyor.
Örneğin;
Fabrikaların suyu kirlettiği tespit edilmiştir.
Kim tespit etti, bu gözlemi yapan sorumlu personel kimdir bilemiyorsunuz. Bu iddiayı ortaya atan kendini gizliyor ve ortadan kayboluyor. Raporun altına imzayı atan dahi fabrikaların çevreyi kirlettiği iddiasi için sorumlu tutulamaz hale geliyor.
Burada yaygın jargon etkisi dışında kültürel kodlar da etkili olabilir kanısındayım.
Doğu kültüründe edilgen cümle kullanım sıklığı ile Batı kulturunde pasif kullanım oranları ilgi çekici bir araştırmanın konusu olabilir.
İngilizce gibi Batı dillerinde, özne önceliklidir, fiil ikinci sırada gelir. Fiili gizleyebilirsiniz ama özneyi gizleyemezsiniz. “Yes, I did!” gibi. Fiilin icracısı fiilin ne olduğunun önündedir.
Ancak bizim dilimizde özne gizlenebilir, fiil gizlenemez. “Ben gittim.” yerine “Gittim.” diyebiliriz. Gitmek eylemi bu işi yapandan daha önceliklidir denilebilir.
Öyle görülüyor ki bu birçok Doğu dilinde fiil benzer şekilde özneden öncelikli.
Referansım ise: https://youtu.be/ZoDtoB9Abck Ufuk Önder