Bilim insanları, bireylerin kendi kendileriyle konuşmasının dört farklı türü olduğunu söylüyor.

İnsanların çoğu ya içinden ya da yüksek sesle kendiyle konuşur. Kendi kendine konuşma araştırmacısı ve psikoloji profesörü olan Dr. Tom Brinthaupt’a göre bu çok doğal: “Çocukken bunu genellikle oyun sırasında yüksek sesle yapmaya başlarız ve yavaş yavaş dış konuşmalarımızın çoğu iç diyaloğa dönüşür.”
Peki, bunu neden yapıyoruz?
Uzmanlar, kendi kendimizi düzenlemek (yapılacaklar listeleri oluşturmak, hedefler belirlemek ve duyguları izlemek) için kendimizle konuştuğumuzu öne sürüyor ama tam olarak emin değiller. Brinthaupt’a göre yeni ortaya çıkan araştırmalar, yalnız yaşamak, tek çocuk olmak ve karantinaya alınmak gibi sosyal olarak izole edici durumların kendi kendine konuşma sıklığını artırabileceği görüşünde.

Şaşırtıcı bir şekilde, bazı araştırmalar başka birinin kendi kendine konuşmasını gözlemlemenin bağlantı oluşturabileceğini gösteriyor. Brinthaupt, “Bu size bir nevi onlar için empati kurma olanağı sağlıyor” diyor. Araştırmacılar bu teoriyi, robotları kendi kendine konuşacak şekilde programlayarak test ediyorlar. Ve insanlar bir robotun kendi kendine konuştuğunu gördüklerinde robotun yanında kendilerini daha rahat hissediyorlar.

Kendi kendine konuşmanın dört türü
Yüzlerce kişiden veri topladıktan sonra Brinthaupt ve araştırma ekibi, kendi kendine konuşmanın dört yaygın kategorisini fark etti: Öz yönetim, sosyal değerlendirme, öz pekiştirme ve özeleştiri.
- ‘Öz yönetim’ işleri halletmek için kendi kendine konuşmayı kullanmaktır. Örneğin; “Bugün ne yapmam gerekiyor”, “İlk toplantım saat kaçta”, “Bugün öğle yemeğinde ne yemeliyim” vb.
- ‘Sosyal değerlendirme’, bir konuşmayı tekrar dinlediğimiz veya birine söylemeyi planladığımız şeyin provasını yaptığımız zamandır. Brinthaupt, bunun olup biteni işlememize ve gelecek olana hazırlanmamıza yardımcı olabileceğini söylüyor.
- ‘Kendini pekiştirme’, kendimize şöyle söylediğimiz şu gibi şeyleri içerir: “İyi iş çıkardın”, “İşe yaradı” veya “Bunu söylediğime sevindim”.
- ‘Özeleştiri‘ yargılayıcı bir konuşmadır. Örneğin; “Ben tam bir aptalım, neden bunu söyledim”. Brinthaupt’a göre yeni ortaya çıkan araştırmalar, kaygı veya depresyon yaşayan kişilerin daha yüksek düzeyde eleştirel kendi kendine konuşma eğiliminde olduklarını gösteriyor.
Araştırmacılar şu anda kendi kendine konuşurken birinci, ikinci veya üçüncü kişiyi kullanmanın ne anlama geldiğini anlamaya çalışıyor. Ancak Brinthaupt, mükemmeliyetçilerin, sanki onlara ne yapmaları gerektiğini söyleyen içsel bir ebeveyn veya otorite figürü varmış gibi, kendi iç konuşmalarında ikinci şahıs kullanma eğiliminin daha yüksek olabileceğini (örneğin, “Bunu yapmamalıydın”) tahmin ediyor.