Fethullah Gülen hakkında 28 Şubat sürecinde dava açılmıştı. Nuh Mete Yüksel bu davanın savcısıydı. Yüksel, bu soruşturmayı yürütürken, Fethullah Gülen’e ait konuşma kasetleri ortaya çıktı. Onlar da dosyaya girdi. Konuşma kasetlerinde yer alan bazı cümleler, devlet dairelerindeki örgütlenmenin delili sayıldı.
…Yüksel, Gülen’in oluşturduğu örgütün Terörle Mücadele Kanunu’ndaki suç vasıflarına uygun olduğunu, bu örgütün, devletin laik yapısını yıkmak amacıyla kurulduğunu, İstişare Kurulu, bölge imamları, şehir imamları, semt imamları, ev imamları gibi illegal yapılanmayla bütün ülkeyi bir ağ gibi sardığını ileri sürüyordu. Kısacası, Gülen’in terör örgütünün lideri olduğunu iddia ediyordu.
…Şimdi aynı istikametteki suçlamalar tekrarlanıyor. Cemaat gene terör örgütü, lideri de Fethullah Gülen.
…Nerede bir operasyon yapılmışsa, hemen şüphelileri ya da hükümlüleri buluyorlar, ondan bir şikâyet dilekçesi alıyorlar. Sonra da Cemaat’in üzerine çullanıyorlar. Bir zamanlar Ergenekon’un savcısı olan Tayyip Erdoğan, her şeyi Gülen’in üzerine yıkmaya kararlı. İster inanın, ister inanmayın, Poyrazköy, Zir Vadisi, Ümraniye ya da Eskişehir’de çıkan bombalar ve diğer mühimmat, Gülen terör örgütünün kumpasıymış meğer!!! Öyleyse askeri vesayet nasıl ortadan kalktı? Yoksa askeri vesayet de mi Gülen’in bir kumpasıydı?