Anayasanın 8’inci maddesi yürütmeyi cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu arasında bölüştürüyordu ama Erdoğan bütün yetkiyi elinde istediği içn başbakanı fiilen aradan çıkarmak istiyordu. Siyası iddiası, gücü olmayan, bakanlar kurulu koordinatörü gibi çalışacak bir başbakan ihtiyacını dile getiriyordu.
Gül, yakın çevresine dedi ki “Ben emanetçi başbakan olmam.” Dedi ki “Ben protokol başbakanı olmam”
Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’in yerini bir dönem Dimitri Medvedev’e bırakıp sonra onu pasif başbakan atamasına atfen “Bana uymaz” demesi de bunu gösterir.
Bu, Türk siyasetinde çok sık görülen bir tavır da değildir. Bu söz, erken davranan yorumcuların söylediği gibi “Gül defteri kapattı” demek de değildir. “Erdoğan emanetçi başbakan arıyorsa, ben yokum, başkasını bulsun” demektir.
Ama Erdoğan’ın egosuna ve etrafındaki dolduruşlara göre değil, kendisinin ailesinin, parti ve ülkesinin stratejik çıkarları doğrultusunda ‘köşk’e aday olmaktan vazgeçip, Gül’e ikinci dönem önermesi hala ihtimal içindedir.
Yoksa ne mi olur? Gül ona cevap vermiyor.
“Arkadaşlarıma danışırım” diyor, yani çoğul konuşuyor; yalnızca Erdoğan’a danışmayacağı sonucunu çıkarabiliriz.
Daha bu pilav çok su kaldırır.