Türkiye’de bir deyim var: “Hem suçlu, hem güçlü.”
Türkiye şu günlerde sanki bu deyimin anlattığı durumu dramatize etmek üzere yazılmış bir senaryoyu oynuyor. Konu, hemen tahmin ettiğiniz gibi ‘FETÖ’cülük.’
Cumhurbaşkanı yalnız FETÖ’cüleri değil, onlar hakkında kendi duygularının benzerini duymayan herkesi de kahretmeden gün geçirmiyor. Bütün dünyayı uyarıyor; bu adamlara hoşgörü göstermeye devam ederlerse bu adamların onların ülkesinde de iktidarı ele geçireceğine dair uyarılar ve kehanetlerde bulunuyor.
Tayyip Erdoğan kendi hayatının uygun gördüğü tarihlerini kendine göre tespit edebilir. Her şeyi Tayyip Erdoğan’ın gördüğü gibi görmemizi emreden yasa – henüz – çıkmadığı için, biz de kendi tarihlerimizi kendimiz saptayabiliriz. 17 Aralık’tan önce Gülenci hareketin ‘masum’ olduğuna inanmamızı gerektiren bir şey yok; 17 Aralık’tan sonra Tayyip Erdoğan’ın iddia ettiği türden ‘kriminal’ eylemler içinde olduğuna inanmamızı gerektiren bir neden de olmadığı gibi.