Cumhurbaşkanlığı seçimlerine pek az kala Erdoğan’ın “Affedersiniz, Ermeni” cevheri en yaygın konuşulan konulardan biri haline geldi. Erdoğan, belki düşüncelerinden çok duygularıyla, o “aşırı sağ” dediğimiz yere zaten yakın bir kişi. Ama on yıla yakın bir süre bunu ortaya pek fazla dökmedi. Üçüncü seçimini kazanınca, müdahale tehdit ve ihtimallerini geride bırakınca, hele bir de Gezi gibi bir direnişle karşılaşınca bunu olduğu gibi açığa vurmakta bir sakınca görmez oldu. Şimdi hem kendisi oraya doğru hamle ediyor, hem de orayı kendisine çağırıyor.
Asıl vahim olan, böyle bir şeyi “oy getirir” diye düşünebilmek. Bunun nesnel bir olgu olduğu toplumsal ortam, asıl vahim durum.
Tayyip Erdoğan seçimi kazanmak için bunları da, başka her şeyi de planlayabiliyor. Birine “Alevi” diyor, öbürüne “Zaza” diyor, demediği yok. “Üç dil bilme”yi bir hakaret vesilesi haline getirebilmek gibi olağanüstü bir mahareti var. Ama bunlar hepsi, Zaza’sı da, üç dil bilmesi de, bu toplumun potansiyel IŞİD üyelerinin hoşuna gidecek, onlara hitap edecek şeyler. Erdoğan’ın adım adım bunu yapıyor olmaktan hiçbir endişe duymadığı belli. Ve şimdiye kadar bu politikanın kazandırmadığı da söylenemez.