Bir süredir sık sık yazdığım gibi bu Jakoben- esinlenmeli tarzdan plebisiter- otoriter bir düzene geçiyoruz; en azından, böyle bir değişim yapmayı amaçlayan bir hükümet iktidarda. Başlangıçtaki tutumlardan bugünkü tutumlara nasıl gelindiğini çok konuştuk, oralara girmeyelim. Ama bu kanun “yazboz”u da, nasıl tuhaf bir tavır değişikliği olduğunun göstergeleri arasında.
Üstelik bu yeni durum, belirli bir ideoloji çerçevesinde topluma biçim verme gibi bir amacın yanısıra (bu gene var, ama “Müslüman bir toplum” yaratma biçimini almış), sıkıya gelmiş bir hükümetin kendini koruma reflekslerini de yansıtıyor. Hani vardır ya, “1958 doğumlu, 1.74 boyunda, kızıl saçlı, çilli (adı da Mahmut olan) hukuk fakültesi mezunları Ağır Ceza Hâkimi olamaz” tarzında yasa çıkarmak… Yeni hukuk felsefemiz bu.
Fethullahçılar müttefikimiz; düşmanlarımızın telefonlarını dinlesinler! Eyvah, ittifak bozuldu, üstelik bizim telefonlarımızı da dinlemişler! Çıkar bir yasa, telefon dinlemek imkânsızlaşsın! Fethullahçı falan bırakmayacağız, yaşatmayacağız! Değiştir yasayı, telefon dinlemek kolaylaşsın ki dinleyelim!
Böyle yürüyen bir “hukuk”.