Muğla’nın Menteşe illçesinde çimento fabrikasına karşı ormanları ve zeytin ağaçlarını korumak için özel mülke çadır kuran yurttaşlara kaymakamlıktan yasak geldi.
Yasağın gerekçesi çadırın hem karayoluna hem de mermer fabrikasına 500 metre uzaklıkta olması.
Kaymakamlık ‘saldırı hakaret, yol kesme vb. olayların yaşanabileceğini’ öne sürerken bölge halkı ve doğa aktivistleri bunun mümkün olmadığını söyledi: “2005 yılından beri hukuk mücadelesi yanı sıra eylemli olarak da sahada mücadele eden yöre halkımızın bugüne kadar adli kolluğa intikal etmiş tek bir vukuatı yoktur. “

Entegre Çimento Fabrikası’nın kurulmaması ve Hammadde Ocakları’nın Bayır-Deştin-Alaşar Ormanları’nı yok etmemesi için MUÇEP Menteşe Meclisi, Deştin Çevre Platformu ve Bayır Çevre Komitesi mücadele ediyor.
Fabrika ve ocaklar ormanlar, ırmaklar, zeytin ağaçları, arıcılık ve tarım alanlarını, kısaca tüm yaşam alanlarını yok edecek.

Projenin toplam alanı 7 bin 751 dönüm. Yani Menteşe ilçe merkezi büyüklüğünün iki katı. Projenin inşa edileceği Bayır Mahallesi’ninse 6,5 kat büyüklüğünde. Başka bir deyişle 1085 futbol sahası büyüklüğünde bir alan.
Menteşe Kaymakamlığı çeşitli bahanelerle çadır nöbetinin durdurulması için yazı gönderdi.
MUÇEP’in kaymakamlığın yazısına yanıtları şöyle:
- ‘Söz konusu arazinin çimento fabrikası ulaşım yoluna bitişik vaziyette olduğu, bu sebeple çimento fabrikası çalışanları ile karşılaşma olasılığının yüksek olması; her iki kesim tarafından birbirlerine yönelik saldırı hakaret, yol kesme vb. olayların yaşanabileceği’ söylenmektedir.
2005 yılından beri hukuk mücadelesi yanı sıra eylemli olarak da sahada mücadele eden yöre halkımızın bugüne kadar adli kolluğa intikal etmiş tek bir vukuatı yoktur. Yaşam alanlarımıza sahip çıkanlar olarak bizler mevcut aşamada da hukukun vereceği kararı sabırla beklemekteyiz. Şirket sahibi ya da çalışanlarının yaşam alanlarına sahip çıkanlara karşı muhtemel hukuk dışı müdahalelerini önlemek ise idarenin görevidir.
- ‘Çadır kurulan arazinin Muğla-Antalya karayoluna yaklaşık 500 metre mesafede olması ve ilerleyen ayların turizm sezonu olması nedeniyle yol güzergahını kullanan başka il nüfusuna kayıtlı kişilerin çadır bölgesine gelerek yasadışı olaylara sebebiyet verebilecekleri’ ifade edilmiştir.
Bu ifade ile il dışından turizm amaçlı gelecek yurttaşlarımız potansiyel suç işleyecek insanlar olarak değerlendirilmiştir. İdarenin bu konudaki tespitini esefle kınıyoruz. Ne bizler, ne de yaşam alanlarına sahip çıkanları desteklemek için il içinden ya da dışından aramıza gelecek yurttaşlarımız, insan, doğa ve ülkesini seven kişiler olarak yasa dışı olayların yaşanmasına asla izin vermeyecektir. Hem Muğla’da hem de Türkiye’nin diğer bölgelerinde yürütülen benzer yaşam aşanlarını koruma mücadeleleri bu konuda sadece olumlu örnekler teşkil etmiştir.
- ‘Ayrıca arazi kesiminin Bayır İş Merkezi mermer fabrikalarına yaklaşık 500 metre mesafede bulunması nedeniyle yine yolun iş merkezinde faaliyet gösteren mermer işletmelerinin kamyonları tarafından kullanılması nedeniyle bölgede çalışan şöför ve diğer çalışanlar arasında tartışma, hakaret, yaralama vb. olaylarının yaşanabileceği değerlendirildiğinden dolayı bahse konu çadır emniyet ve asayiş açısından sakınca doğuracaktır’ denmektedir.
Bayır mahallesinde kurulan çadırımız, özel mülkiyet sınırları içinde ve özel mülkiyet sahibinin rızasıyla kurulmuştur. Yola herhangi bir müdahalesi söz konusu değildir. Yaşam alanlarını korumak için Çadır nöbetini tutanların kamu yolunu kimlerin ve hangi amaçla kullanıldığını denetlemek gibi bir amaç ve niyetleri yoktur.
Çevre katliamı yapılması planlanan alanda yapılan Çadır nöbetinin amacı yaşam alanlarımıza sahip çıkmak için yürüttüğümüz hukuk mücadelesinin tüm Türkiye kamuoyuna duyurulmasını sağlamaktır.
Yatırımcının fısıltı sesini aktarır nitelikte ve yatırımcının çevre mücadelesi yapan kişilere karşı yapacağı müdahalenin ne kadar vahşi bir şekilde olabileceğinin de göstergesi niteliğinde olan bu idari işlem, demokratik hak arama faaliyetlerine karşı idarenin ne denli yanlı işlem yaptığını göstermektedir. Bölge halkının karşı olduğu, doğaya ve insan sağlığına telafisi mümkün olmayan zararlar verecek bu projede kamu kurumlarına düşen görev yatırımcının değil bölge halkının haklı hak arama mücadelesinin yanında yer almak, anayasaca korunan haklarının güven içinde yerine getirilmesini sağlamaktır. Bizler yaşam alanlarımıza sahip çıkan kişiler olarak, anayasadan ve kanunlarımızdan doğan insan hak ve özgürlükleri perspektifinde hem hukuki hem de fiili mücadelemizi aynı irade ve kararlılıkla kesintisiz bir biçimde sürdüreceğimizi alenen ilan ediyoruz.“