Emekli koramiral Atilla Kıyat ve emekli Tuğamiral İbrahim Akın, kamuoyunda ‘amirallerin Montrö bildirisi’ olarak bilinen açıklamada imzaları bulunduğu gerekçesiyle Ankara 20’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan dava kapsamında talimatla ifade verdi.

Ankara başsavcılığı, 4 Nisan 2021’de bir grup emekli amiralin yayımladığı ‘Montrö bildirisi’ne ilişkin soruşturma başlatmış ve 6 Aralık 2021’de 103 sanık hakkında ‘devletin güvenliğine veya anayasal düzene karşı suç işlemek için anlaşma’ suçundan üç yıldan 12 yıla kadar hapis cezası talebiyle iddianame düzenlemişti. İlk duruşma gelecek pazartesi (21 Mart 2022).
AA’nın haberine göre İstanbul Adalet Sarayı’na giden iki isim, İstanbul 32’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan ara duruşmalarda savunma yaptı.
Mahkemeye sunduğu yazılı savunmasını okuyan Akın, metnin, barışçıl ve dostane bir içerikle hazırlandığını, duyurunun Montrö Sözleşmesi hakkında kamuoyunun bilgilendirilmesi ve vatandaşlara karşı mesleki sorumluluklarının yerine getirilmesi amacıyla paylaşıldığını söyledi.
Akın, Montrö Sözleşmesi’nin tartışmaya açılabileceği ve üniformalı muvazzaf bir amiralin resmi makam aracıyla gittiği tarikat evindeki sarıklı ve cübbeli fotoğraflarının basına yansıdığını anımsatarak, bunlara yönelik tepkilerin bir soruşturmaya konu edilmediğini ancak benzeri bir açıklamadan dolayı amirallere dava açıldığını anlattı.
‘FETÖ yapılanmasını anımsattı’
Akın, şunları söyledi: “Duyurudaki diğer bir konu olan, üniformalı muvazzaf bir amiralin resmi makam aracıyla gittiği tarikat evindeki sarıklı ve cübbeli fotoğraflarının basında yer alması ise şahsıma ve meslektaşlarıma 15 Temmuz darbe teşebbüsünün altında yatan Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki hiyerarşiyi ve disiplini bozan FETÖ yapılanmasını anımsatmıştır. Tekrarlarının yaşanmaması adına, muvazzaf amiralin verdiği bu görüntü tarafımızca eleştirilmiş ve kamuoyu ile söz konusu duyuru paylaşılmıştır.”
Duyuruda iddia edilenin aksine kalkışmaya teşebbüs olarak yorumlanabilecek bir ifadeye de rastlanamayacağını vurgulayan Akın, HTS kayıtlarında ve tüm WhatsApp yazışmalarında muvazzaf TSK mensuplarıyla hiçbir iletişim kurulmadığı sonucuna varıldığını söyledi. Suçsuz olduğunu belirterek beraatini istedi.

Atilla Kıyat’sa Ergenekon ve Balyoz davalarında yargılananları savunurken, darbelere karşı olduğunu ve bunun TSK’ya büyük zarar verdiğini her platformda anlattığını vurgulayarak, dava konusu duyuruyu dikkatlice okuduğunu ve en ufak bir darbe çağrısı emaresi görmediğini ifade etti.
‘Yayımlanmaması için ikna ederdim’
Böyle bir şey görmesi durumunda çoğu kendisinden yaşça küçük diğer kişileri, duyurunun yayımlanmaması için ikna edebileceğini aktaran Kıyat, “Duyuru bana göre Anayasa’nın 26’ncı maddesindeki ifade özgürlüğü hakkımızın kullanılmasıdır” dedi.
Kıyat, kamuoyunda, “TSK sanki Atatürk ilke ve inkılaplarına artık bağlı değil” gibi bir intiba uyandırıldığını belirterek, şöyle devam etti: “FETÖ’cülerin Montrö’ye bakış açısı ortada. Bizim Montrö hassasiyetimiz bazılarının Montrö alerjisi olarak devam ediyor. Sarıklı amiral haberi, aynı üniformayı yaklaşık yarım asır taşıyan beni ve tüm personeli derinden üzmüş ve yaralamıştır. Bu cemaatten boşalan yerlere başka cemaatlerin getirilmesi yaşanan sıkıntılara karşı uyarılara duyuruda yer verilmiştir. Duyuru, ne bir darbe çağrısı, ne bir darbeye davet içeriyor. Duyurunun saatine gelince, ifade özgürlüğünün mesai saatlerinin içi ya da dışında kullanılabileceğini dair anayasada bir madde yok. Biz askerler karar vermeden önce hareket tarzlarımızı bazı testlerden geçiririz. “
‘Ne kadar haklı olduğumuzu gördük’
Beraatini isteyen Kıyat, duruşma çıkışında, “Duyurudan sonra zaman ne kadar haklı olduğumuzu gösterdi. Montrö duyurusu nedeniyle bize etmediği hakareti bırakmayanlar, bugün Montrö’yle yatıp Montrö’yle kalkıyorlar” ifadelerini kullandı.