Ne giyerseniz giyin. İster şort, ister kapüşonlu mont.
Nasıl görünürseniz görünün. Seksi ya da sportif; farklı ya da sıradan; mutaassıp ya da frapan.
İster eğitimli olun, ister cahil. İster içe kapalı yaşayın, ister dışa açık.
Sesiniz gür de çıkabilir, titrek de. Ürkek de olabilirsiniz, cesur da.
Kendinizi hep kollayın ya da hiç kollamayın. Fark etmiyor.
Kadın… herhangi bir kadın olmanız yeter.
Biliyorsunuz ki… Bu memlekette, sokakta ya da evde… Tanıdığınız ya da hiç tanımadığınız bir erkek tarafından… Saldırıya uğramanız… Yumruklanmanız… Tekmelenmeniz… Bıçaklanmanız… Boğulmanız… Hırpalanmanız…Aşağılanmanız… Öldürülmeniz…
Artık eskisinden daha kolay. Artık eskisinden daha sıradan.
Bu feodal toplumda, sadece devrim yasalarıyla değil, sonrasında da zorlu çabalarla, direnişlerle, mücadelelerle güç bela şekillenen;
Kabul görmesi ve yaygınlaşması nesillerden nesillere zaman alan güçlü, bağımsız ve özgür kadın imgesini;
Her açıdan korunmaya muhtaç ve tacize açık kadın imgesine indirgemek için elinden geleni ardına koymayan iktidarın üzerimize düşen uğursuz gölgesi hızla koyulaşıyor.