Geçen hafta gündeme gelen haberlerden biri de Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) özel okullara gönderdiği yazıda “Türkiye’nin örf, âdet ve geleneklerine uygun milli değerlerle uyumlu kutlama yapılması” istendiğiydi. Haberle birlikte bunun tam da Noel ve yılbaşı dönemine ayarlı olduğu yönünde yorumlar üzerine eklendi. İstanbul’da bazı üniversitelerde gerici grupların öğrencileri tehdit ettiği, çam ağacı süslemelerini söktüğü de gündeme yansıdı.
Şaşırmak sorunun çözümü adına pek bir anlam ifade etmiyor. Toplumda yaşanan şiddete tepki, ışık hızıyla bir yenisi gelene kadar sürüyor, sonra da temiz bir toplum için belki de en tehlikeli viraj olan kanıksanmışlık haline geçiş başlıyor.
İktidara yakın muhafazakâr cephenin her türlü sorunun çözümü için çoğu kez vurgusu dini referanslar üzerinden. ÇEDES projesiyle okullara imamların sokulması, tarikatların eğitimden sağlığa pek çok alana sızma arayışı gibi. Şu soruyu sıklıkla sormakta fayda var. Ahlak, vicdan ve dürüstlüğü sadece dini bir yaklaşım çerçevesiyle sınırlandırmak mümkün mü?.. Üstüne üstelik çürümüşlüğün bu faturasında hesap kime?.. Rezilliklerin baş aktörleri arasında çoğu kez yine iktidara yakın kesimle içli dışlı yapılar, onlara yakın isimler yok mu?..