Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Gezi Davası’nda verilen mahkumiyet kararlarını İstanbul’da protesto etti.

25 Nisan’da görülen karar duruşmasında tutuklu sanık Osman Kavala ‘hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbete, tutuksuz sanıklar Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi 18’er yıl hapis cezasına mahkum edilmişti.
Mahkeme, yedi sanık hakkında ‘ceza miktarı ve adli kontrol tedbirinin tutuklamadan beklenen menfaati sağlayamayacağı’nı gerekçe göstererek tutuklama kararı vermişti. Bir üye hakim karşı oy kullanınca kararlar oy çokluğuyla alınmıştı.
TMMOB 16 Mayıs’tan bu yana Türkiye genelinde ‘Gezi’ye, emeğimize ve mesleğimize sahip çıkıyoruz’ eylemleri yürütüyor.
Bugün Kadıköy İskele Meydanı’nda “Gezi’ye, emeğimize ve mesleğimize sahip çıkıyoruz” diyerek toplanan mimar ve mühendislerin açıklamasına siyasi partiler, dernek, sendika ve meslek örgütleri temsilcileri ile Gezi davası hükümlülerinin aileleri katıldı.
ANKA’dan Fahrettin Öztürk’ün aktardığına göre TMMOB İstanbul İl Koordinasyonu Genel Sekreteri Cevahir Efe Akçelik’in basın açıklamasını ardından Tayfun Kahraman’ın eşi Meriç Demir Kahraman, Mücella Yapıcı’nın kızı Cansu Yapıcı, Can Atalay’ın kuzeni Önder Çetin Bilginer, cezaevinden gönderilen mesajları okudu.
Tayfun Kahraman: Asıl gücümüz, tek vücut verdiğimiz mücadelemizdir
Tayfun Kahraman’ın mesajı şöyle:
“Sevgili dostlar, demokrasi bileşenleri, TMMOB üyeleriyle mücadelemize ses olan yoldaşlar, hepinize Silivri’den selamlar. Öncelikle Türkiye demokrasisine, kardeşliğimize ve Cumhuriyet’imize sahip çıktığınız, adaletsizliğe karşı birer nefer olduğunuz için hepinize çok teşekkür ederim. Bizlere karşı uygulanan adaletsizlikle bir kez daha gördük ki örgütlülüğümüz ve TMMOB çatısı altında bu ülkenin mühendis, mimar ve şehir plancılarının verdikleri mücadele çok değerlidir. Bugün bizlere düşen görev, örgütlülüğümüzü güçlendirmek ve adaletsizliklere karşı tek vücut olmaktır.
Bizler, kentimize, doğamıza, ülkemize sahip çıktığımız ve ağaçlarımıza sarıldığımız için bugün sizlerin yanında değiliz. Tecritte, Silivri ve Bakırköy’de cezaevlerindeyiz. Fakat haklılığımıza olan inancımız, dışarıdan her yurttaş ve sizlerden aldığımız destek sonucu yükselen gücümüz ile dimdik duruyoruz. TMMOB’un bileşenleriyle sürdürdüğü adalet nöbetleri bizlerin adaletsizliğe karşı mücadelesini yükseltiyor. Güzel günlere ilişkin umudumuza umut katıyor. Siz de umudunuzu asla ama asla kaybetmeyin. Elbette bu karanlığı hep birlikte yan yana durarak, mücadelemizi yükselterek aydınlatacağız. Asıl gücümüz, tek vücut verdiğimiz mücadelemizdir. Bu mücadelenin karşımızdakilere korku saldığını bilerek bu mücadeleyi asla bırakmayın. Unutmayın, bu güzel memleketin adalet, demokrasi ve kardeşlik talep eden kente, doğasına, emeğine sahip çıkan yurttaşları olarak biz kazanacağız. Hepinizi hasretle, güzel günlere olan inancınla, örgütlülüğümüzün verdiği güçle kucaklıyor ve selamlıyorum.”
Mücella Yapıcı: Gezi bu ülkenin sönmeyecek umududur
Mücella Yapıcı, gönderdiği mesajda şunları söyledi:
“Değerli dostlar, sevgili mücadele arkadaşlarım, Bakırköy’den hepinize kucak dolusu sevgilerimi yolluyorum. Bilmenizi isterim ki üstümüze çöktürülmeye çalışılan bu karanlığa inat haklı ve doğru olmanın bilinciyle huzurlu ve iyiyiz. Bu hukuksuzluğa, adaletsizliğe ve karanlığa karşı bizlerle, mesleğimizle ve hepimizin geleceğiyle gösterdiğimiz dayanışma bize güç veriyor. TMMOB tarafından gerçekleştirilen adalet nöbetleriyle İstanbul’dan İzmir’e, Adana’dan Bursa’ya, ülkenin her yerinde meslektaşlarımız, dostlarımız her yeri Taksim, her yeri direniş kılıyor.
Bu karanlıkta yükseltmemiz gereken adalet talebidir. Kentlerimiz için, doğamız için, geleceğimiz için, emeğiniz için adalet talep ediyoruz. Sadece bizler için değil, hukuksuzca cezaevlerine atılmış hak savunucuları için; çocuklarımız Ethem, Medeni, Ali İsmail, Abdocan, Ahmet, Mehmet, Hasan Ferit ve Berkin’nin özgür düşleri için adalet istiyoruz.
Umutluyuz, biz umudu TMMOB örgütlülüğümüzde görüyoruz. Dayanışmayı, umudu, Gezi’de birlikte gördük. İktidarın üstümüze atmaya çalıştığı karanlığa inat delilsizce, hukuksuzca atıldığımız cezaevinden tekrar söylüyoruz: Biliyoruz ve inanıyoruz ki Gezi, eşitlik, özgürlük, adalet ve demokrasi için bu ülkenin sönmeyecek umududur. Bu daha başlangıç.”
Can Atalay: ‘Okumuş insan, emekçi halka karşı sorumludur’ şiarını bir bayrak koşusuna çevirdiniz
Can Atalay’ın mektubu şöyle:
“Değerli arkadaşlar, Türkiye’de kamu yararını en başa yazan; eşitliği, özgürlüğü ve demokrasiyi kazanma yolunda inatla yürüyen mimarlar, mühendisler, şehir plancıları merhaba. Türkiye’nin geçtiğimiz yarım yüzyıllık tarihine damga vuran bir geleneği ‘okumuş insan, emekçi halka karşı sorumludur’ şiarını, tüm engelleri aşan en zor dönemlerden sonra bile geri adım atmadan bir bayrak koşusuna çevirdiniz. ‘Memleketin kaynakları yağmalanmasın, doğal varlıkları tahrip edilmesin, insanımızın emeği hiçe sayılmasın’ diyen ısrarlı bir gelenek hiç kesintiye uğramadı. Kuşaktan kuşağa devroldu.
Yarım asırlık mimar, mühendis ve şehir plancıları hareketi, sizlerin mücadelesi, memleketimizin en büyük kazanımlarından, şanslarından biridir. Mimarlar neye itiraz ettiyse, mühendisler hangi konuda uyardıysa, şehir plancıları neyi işaret ettiyse haklı çıktılar. Tarımın ve köylülüğün tahribine itirazı küçümseyenler, yaşadığımız gıda egemenliği krizinin sorumlusudur. Kamusal alanlar savunulurken dudak bükenler, kültür varlıklarımız korunmaya çalışılırken tek önceliği yandaş cebi doldurmak olanlar, artık gelinen noktada ‘İstanbul’a ihanet ettik’ diye kenara kaçmaya çalışıyorlar. Stratejik sektörleri ve özellikle enerjiyi özelleştirenler, bugün her bir haneye ateş gibi düşen faturaların sorumlularıdır. Örnek çok, vakit az, söylemek istediğim ise açık. Mühendisler ve şehir plancıları doğruyu söylediler. Doğru yolda yürüdüler.
‘Ne mutlu mimarlara, mühendislere ve şehir plancılarına; Gezi’ye onlar ebelik ettiler’
Gezi direnişi, bu geleneğin bir mekanda somutlaşması, bu geleneğin memleketin milyonlarca insanı tarafından sahiplenilmesi halidir. Ağaca sarılan genç, ülkemizin her bir değerine sarılan sizi, bizi, bu memleketin gerçek sevdalılarını temsil ediyordu. O nedenle ona yapılan zulme karşı on milyonlarca insanın her biri kendi itirazını aldı ve sokağa çıktı. Gezi, memleketimizin ve coğrafyamızın eşitlik, özgürlük, kardeşlik umudu, bu umudun somut bir imkan olduğunun nişanesidir. Ne mutlu mimarlara, mühendislere ve şehir plancılarına; Gezi’ye onlar ebelik ettiler.
Gezi, memleketten ve insanımızdan umut kesenlerin değil, bizim haklı olduğumuzun en büyük kanıtıdır. Biz bir mimar, bir şehir plancısı ve bir avukat, daha önce yüzlerce defa yaptığımız gibi tüm anayasal hakları kullandığımız, demokratik itirazımızı zulümle ezmeye çalışanlara boyun eğmediğimiz için şu an orada değiliz. Size, mücadele geleneğine ve onu bugün kullananlara, sırtlananlara güvenimiz tamdır. Hep birlikte mücadele edeceğiz, hep birlikte kazanacağız. Karanlık gidecek, Gezi kalacak. Her yer Taksim, her yer direniş. Bu daha başlangıç, mücadeleye devam.”