Geri dönüşü olmayan bir yola giriliyor ve milletvekilleri, ne olduğunu tam olarak bilmedikleri bir Anayasa değişikliği için boş kâğıtlara imzalar atıyorlar, bunu yaparken de tebessüm ederek fotoğraflar çektiriyorlar.
Türkiye, tehlikeli bir duruma sürükleniyor: Bir tek adam rejimi kurulacak. Cumhurbaşkanı seçilecek kişi, partisini kontrol etmeye devam edecek.
Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu bugünkü haliyle muhafaza edildiği için bugünkü Meclis’ten daha farklı bir Meclis seçemeyeceğiz.
Milletvekilleri yine liderlerinin iki dudağının arasına sıkışıp kalacak, kendi iradelerine sahip çıkamayacaklar.
Cumhurbaşkanı seçimi ile milletvekili seçimleri birlikte yapılacağı için seçimi kazanacak o tek kişi, Meclis’in de tek hâkimi olacak.
Ve o tek kişi yürütme yetkisini kullanırken de kimseye hesap vermek durumunda olmayacak.
Kararnameler ile ülkeyi yönetecek, canı isterse Meclis’teki çoğunluğuna bir işaret ile istediği kanunları da çıkaracak.
O tek kişi, yürütmenin başı olarak yüksek yargının yarısını seçecek. Daha sonra da dönüp TBMM’deki çoğunluğun başı olarak yüksek yargının geri kalan yarısını seçecek.
Yasama, yürütme ve yargı güçlerinin bir tek kişinin elinde toplanacağı yeni bir rejim geliyor.