Bugün geldiğimiz nokta, Türkiye’nin Suriye politikasının ne kadar yanlış olduğunu bir kez daha görmemizi sağlıyor. Türkiye, Suriye’de iç karışıklık başladığında Suudi ArabistanKatar ikilisi ile birlikte ateşin üzerine benzin dökmeseydi bugün Rusya ile karşı karşıya da gelmeyecekti.
Çekilen bir taşın, başka taşları da devirebileceği hesaplanmadı. Bir satranç oyuncusu gibi davranıp gelecekte nelerin olabileceğini hesaplayarak oynamadı. Sadece atacağı zara güvenen bir tavla oyuncusu konumuna düştü ve “gele” atmaya devam ettiği için de artık oyunda belirleyici bir konumu da yok.
Suriye bir daha bir araya gelemeyecek şekilde parçalandı. Sınırımızın Suriye tarafında bağımsızlığa çok yaklaşmış bir Kürt yönetimi oluştu. Aşırı dinci gruplar Suriye’de cirit atıyor. 2 milyondan fazla Suriyeli topraklarımıza göç etmek zorunda kaldı.
Türkiye, taşıyamayacağı kadar büyük bir yük altına girdi. Bütün bunları hesaplamak mümkündü. Bir ülkede içsavaş çıkmasından en çok çekinmesi gerekenlerin, o ülkenin sınır komşuları olması gerektiği gerçeğini ihmal etti.
Ve şimdi “Bizi Şanghay Beşlisi’ne alın” dediği Rusya’ya karşı, NATO’ya güveniyor. Türkiye, NATO ile Rusya arasındaki güç mücadelesinin hava sahası oluyor, farkında bile değil.