İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddete karşı önlemlerin alınmasını taahhüt eden bir sözleşme. Hal böyleyken, meseleyi başka alanlara çekerek sözleşmeden vazgeçilmesini istemek vicdani olmadığı gibi şiddeti meşrulaştırmaktan başka bir işe de yaramayacaktır.
Eşcinselliğe özendirdiği iddia edilerek de hedef gösterilen İstanbul Sözleşmesi’nin 12. Maddesinin 5. Fıkrası şöyle: “Taraflar kültür, töre, din, gelenek veya sözde ‘namus’ gibi kavramların bu Sözleşme kapsamındaki herhangi bir şiddet eylemine gerekçe olarak kullanılmamasını temin edeceklerdir.” Sözleşme açıkça, hayatıyla ilgili farklı tercihlerde bulunanlara şiddet uygulanamayacağını söylüyor. Peki ne yapalım, onları taşa mı gömelim?