Üç kıtanın siyasi coğrafyasına 600 yıl şekil vermiş bir imparatorluğun mirasçısı olmak kolay değildir. Bu imparatorluğun parlak günlerine ve zaferlerine sahip çıkıp, yenilgilerini ve hatalarını görmezden gelmek ise tabii ki mümkün değildir. Hele 1923 öncesini yok saymak ve “Bizim devletimiz de, uluslararası ilişkilerimiz de Cumhuriyet’le başlar” demek ise imkânsızdır…
Bu gerçekleri sade Ortadoğu’da 1’inci Dünya Savaşı sonrasında çizilen haritaların ve sınırların ötesine dönük ilişkilerimizde görmüyoruz…
Türkiye Cumhuriyeti’nin Nusaybin’ine yapışık Suriye’nin Kamışlı’sı, haritaları çizenlerin bugüne aktardıkları krizin somut örnekleri değil mi?