Kutuplaşmanın altında da Erdoğan veya AK Parti değil, eşitliğe, birarada yaşamaya ve paylaşmaya dönük elit itirazı yatmaktadır.
Ancak bir stop noktamızın olması gerekir. Erdoğan ve AK Parti’den kurtulmak için, ülkeyi PKK’ya peşkeş çekmek, devlet sırlarını Meclis’te açıklamak, bir CHP’li vekil gibi, “Türkiye İran’la savaşırsa İran’ın tarafını tutarım” demek, Sayın Kılıçdaroğlu gibi Duran Kalkan ağzı ile “PKK silah bırakamaz” açıklaması yapmak gerekmemektedir.
Bu çılgınlık, bu kesimleri, tüm bariyerleri yıkarak her şeyi göze alma durumuna getirmiştir. CHP böyle yaparken, MHP elini taşın altına sokmamış, paralel yapıya tek bir laf etmemiş, PKK yerine AK Parti’ye yüklenmeyi vazife bilmiştir. İşte gayrı millilik ve yerli olmamak budur.
Sayın Erdoğan bir cumhurbaşkanı olarak ülkenin iç barışını ve bütünlüğünü tehlikeye atan bu savrulmaya dikkati çekmiştir. “Hangi partiden olursa olsun, 550 yerli ve milli vekil olsun” cümlesinin hedefi bu riski bertaraf etmektir.
PKK’yı ve DHKP-C’yi Meclis’e sokan bu çılgınlığın ülkeyi ateşe attığını ifade etmiştir.
Çok da iyi etmiştir.