FREDERIKE GEERDINK
f.geerdink@gmail.com
Geçen hafta Diyarbakır’da yeni bir eve taşındım. Apartmanımın ortak kullanım için bir bahçesi var ve bir gece, (üzerinden 900 günden uzun zaman geçmesine rağmen gerçeğin halen su üstüne çıkmadığı ve kurbanların ailelerinin hak ettikleri adalete kavuşamadıkları) Roboski için verilen konserden evime döndüğümde, bahçede oturan birkaç komşum beni yanlarına çağırdı.
Birlikte sohbet ettik, bana kendilerini tanıştırdılar. Parmaklarıyla işaret ederek yaşadıkları evleri gösterdiler. Ve bana ne zaman bir sorunum olursa kapılarını çalabileceğimi söylediler. Bana yardım edeceklerdi.
Ertesi gün bir kadın belirdi kapımda. ‘Konuşabilir miyiz?’ dedi. Onu içeri davet ettim. ‘Yoksa seni uyandırdım mı?’ ‘Hayır,’ dedim. ‘Zaten uyanıktım. Çalışıyordum.’ Siyah sandalyeme oturdu ve ağlamaya başladı. ‘Sen gazetecisin değil mi?’ diye sordu. ‘Evet’ dedim.
‘Ateşkes var diye eve dönerken müebbet aldı’
Sonra bana 42 yaşındaki erkek kardeşi Mustafa Perişan’ın hapiste olduğunu söyledi. ‘Henüz bir delikanlıyken dağlara gitti. Sonra 1993’te PKK ilk ateşkesini ilan etti. Kardeşim dağdan indi. Lice’deki köyümüze doğru yola koyuldu. Ormandan geçip bir yola ulaştı. Yağmur yağıyordu. Yanından geçen bir taksinin şoförü onu arabasına almayı teklif etti. Kardeşim kabul etmedi, yürümek istediğini söylediyse de taksi şoförü ısrar etti. ‘Hadi, çok yağmur yağıyor, seni götürmeme izin ver!’ Böylece kardeşim arabaya bindi. Taksici onu karşılarına ilk çıkan karakola teslim etti.’
Ona biraz su verdim ve henüz almamış olduğum için çay ikram edemediğimden ötürü özür diledim. Gözyaşlarını silmesi için mendil verdim. ‘Kardeşin şimdi nasıl?’ diye sordum. ’21 sene oldu. Morali çöktü. Neredeyse tüm dişlerini ve saçlarını kaybetti. Kocaeli’nde bir hapishanede. Onu çok sık ziyaret edemiyorum. Senede bir gidebiliyorum, annem de öyle. Her ay onu görmek için ziyaret ayarlamaya çalışıyoruz.’
‘Kaç sene ceza aldı?’ diye sordum. ‘Müebbet’ yanıtını verdi.
Balyoz, genel af değil
Ağlıyordu ama gözyaşlarını tutabilmek için uğraşıyordu da… Fakat hisleri o kadar yoğundu ki, boğazı düğümleniyordu. Zar zor konuşuyordu. Kendini tutmak yerine ağlamasının daha iyi olacağını düşündüm. Belki böyle rahatlayabilirdi. Ama hayır, o kadar çok ağlayacaktı ki…
‘Zor zamanlar geçirdik’ dedi; gerilla olarak ölen diğer aile bireylerinin ve güvenlik güçlerinden dayak yedikten sonra psikolojik sorunlar yaşayan 20’li yaşlarındaki oğlundan bahsetti. Zor günler geçirmiş ve hala da geçiriyordu. ‘Mustafa’ya af çıkarmaları lazım’ dedi. ‘Birşeyler yapılması lazım.’
Geçen hafta haklarının ihlal edildiği, yargılama sürecinin adil olmadığı ve yenilenmesi gerektiği gerekçesiyle Balyoz tutukları serbest bırakıldı. ‘Buna genel af diyebiliriz’ diye okudum birinin yazdığı tweet’te.
Balyoz tutukları için kullanılan ‘genel af’ ifadesine çok karşıyım. Balyoz tutukluları bırakıldı çünkü yasal açıdan doğru olan buydu. Adil bir biçimde yargılanmadılar, delillerle oynandı. Böyle bir durumda verilen hiçbir mahkeme kararı geçerli sayılamaz. Serbest bırakılmaları tamamen kanuni bir zorunluluktu. Öte yandan, duruşmaların adil olmaması yapılmadı ve aleyhlerinde delil üretilmesi illa ki şüphelilerin suçsuz olduğu anlamına gelmez. Bunu yeni davada göreceğiz.
Genel af, devletin hatalarını kabul edilmesi anlamına gelir
Genel af başka bir şeydir. Af, bir şeyden suçlu bulunduktan sonra affedilmek demektir. Barış süreci kapsamında Türkiye’nin sonunda yapmaya çalıştığı bu. Suç işleyenlere, özellikle de devlete karşı eline silah alanlara genel af uygulanmalı. Böyle bir af, onların silahlanmak için bir sebebi olduğunun, Kürtlere yapılan haksızlıklara karşı savaşmanın şiddet dışında başka bir yolu bulunmadığının, çünkü Türkiye’yi demokratik yolla değiştirmenin imkansız olduğunun kabulü anlamına gelir.
Genel af ilan edilmesi, Kürtlere (ve Türk veya Müslüman olmayan diğerlerine) 1923’ten bu yana yapılanların yanlış olduğunun, eline silah alanların haklılığının ve affedilmesi gerektiğinin devlet tarafından kabul edilmesi anlamına gelir.
Bu şekilde Mustafa Perişan yeniden serbest kalabilir. Ablası ona sarılabilir ve evinde karşılayabilir. Genel af yeterli değil aslında. Böyle bir adama ve onun gibi hapishane hücrelerinde çürüyen yüzlercesine yapılan haksızlık nasıl telafi edilebilir? Sağlanmak istenen barış morallerini düzeltir mi, yoksa onlar sonsuz kadar çökmüş durumlarda mı?