Kürt medyasında çalışan gazetecilerle konuşan Cumhuriyet yazarı Pınar Öğünç, gazetecilere yönelik baskıların geldiği noktayı gözler önüne serdi.
Öğünç, bugünkü köşesinde Silvan’da kafasına silah dayanıp darp edilerek gözaltına alınan DİHA muhabiri Serhat Yüce ve Özgür Gün TV muhabiri Murat Demir’le görüşmesini aktardı.
Aynı polislerden: Objektif dönerse sıkarım
Murat Demir’in bir hafta önce aynı polislerden başka bir tehdit duyduğunu yazan Öğünç, Demir’in yaşadıklarını şöyle anlattı: “Malum görüntüleri kaydeden kameraman Murat Demir de dört yılda çok şey görmüş. Örneğin “O objektif arkaya dönerse sıkarım” cümlesini daha bir hafta evvel DİHA baskınında, üstelik aynı polislerden işitmiş. Bunun görüntüsü olmadığı için infial uyandırmıyor. Ya da açlık grevleri sırasında Esenyurt’ta, birkaç gencin gözaltına alınışını çektikten sonra yaşadıkları… Belki okuyana aksiyon filmi gibi geliyordur, son dönemde çok duydukları “Üç saniyeniz var, tarayacağım” anonsları… Ama mühim de bir dönüşümü işaret ediyor: “Eskiden ‘önlem al’ anonsuyla gaz maskelerini takardı polisler. Ben artık gaz görmüyorum, bitti. Eskiden gazın çıktığı yerlerde artık silah çıkıyor.”
Bazılarına ‘Lütfenli’ anonslar, bazılarına telsizle vurma
Türk ve Kürt gazetecilere çifte standart uygulandığını aktaran Öğünç, başına silah dayanan Serhat Yüce’den duyduklarını ise şöyle aktardı: “Altı yıldır gazetecilik yapan 27 yaşındaki Serhat Yüce, o hadisenin yaşandığı gün kendisine Anadolu Ajansı muhabirlerini kerteriz aldığını söylüyor. Onları çalışırken gördükten sonra görüntü almaya karar vermişler. Bu ikili standartın aynı haber için, aynı yerde çalışan gazetecilerin bir kısmına “Lütfenli” anonslar yapılırken, onlara telsizle vurulmasına kadar vardığını söylüyor. Genel bir şikâyet de Kürt medyasının haberlerinin imzasız, logosuz kullanma meylinde olan anaakım medyaya dair. Hatta haberlerini kullandıkları için minnet duymaları hissettiriliyormuş.”
‘Erdoğan sayesinde Batı bizi anlıyor’
Silahlı baskın yaşayan Dicle Haber Ajansı’ndan, işyerlerinden akprep farları eşliğinde çıkan muhabirlerine kadar baskıların her zaman varolduğunu kaydeden yazar, DİHA editörlerinden Dicle Müftüoğlu’nun tecrübelerini ise şöyle anlattı: “2012’de bir tecavüz haberi için Şırnak’a giderken bulunduğu araç polisin sıkıştırmasıyla kaza yaptı, boynu kırılan Müftüoğlu tam bir yıl yattı. Kasten yapıldığını söylüyor. İyileştiğinde devam etmemeyi değil, Şırnak’ta neden beyin cerrahi bölümü yok, bunun haberini yapmalıyız, diye düşünmüş sadece.”
Öğünç, yazısını şöyle sonlandırdı: “90’lardan beri Kürtçe yayın yapan Azadiya Welat’tan Ferit Köylüoğlu ise, “Yaşadıklarımız Batı’dan biraz daha anlaşılabiliyorsa, Tayyip Erdoğan yüzünden olabilir” diyor kinayeyle, “baskı birleştiriyor.”