KAAN SEZYUM
Bizde boş yok… İnsanın yaşadıkça daha çok yaşamak istediği bambaşka bir haftaydı yine. Muhtarların yerini kaymakamlar aldı, devletin en sevdiği film 301 yine hortladı, Rus uçağı uçtu kaçtı, Porsche’lar yine teknoloji sayesinde sürücüleri yaşattı…
Sistem yürümüyor, arkadan ittirelim
Ülkemizdeki her şeye en yetkili isim açıkladı: “Hem seçilmiş başbakan hem seçilmiş cumhurbaşkanıyla bu sistemin yürümesi fevkalade güçtür. Yarın cumhurbaşkanı farklı başbakan farklı önceliklere sahip değişik siyasi anlayışlardan olursa bu iş nasıl yürüyecek? Yapmamız gereken bu kriz halinin ortaya çıkmasını beklemeden bugünden tedbiri almak, yarım kalan işi tamamlamaktır. Yani başkanlık sistemine geçmektir”…
Yani neymiş, yeni başkanlık sistemine geçince Türkiye pırıl pırıl bir yer olacakmış. Umarım yarın öbür gün Cumhurbaşkanı farklı, Başbakan farklı önceliklere sahip ‘değişik’ siyasi anlayışlardan olmaz.
Dünyanın en tehlikeli şeyi: Karikatür
Cumhuriyet gazetesi karikatüristi Musa Kart’a Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nin şikayeti sonucu, 8 Aralık 2015 tarihinde yayınlanan karikatürü nedeniyle 301’inci maddeden soruşturma açıldı…
Dünyanın en tehlikeli şeyi karikatür bu hafta yine karanlık oyununu oynadı. Biliyorsunuz ülkemizde yıllar boyu gelişmiş olan politik yapı nedeniyle karikatür yüzünden bir sürü bakan istifa etmek zorunda kaldı. Yine karikatür yüzünden hakaretlere dayanamayan ve hayattan zevk alamayan bir sürü yöneticimiz, patronumuz oldu. Yani karikatür hala dünyadaki en tehlikeli şey.
Bir karikatürle tüm bir ülke düzeni bozulabilir, milyonlar askerlikten soğuyabilir, ülkenin nadide yöneticilerine korkunç eleştirilerde bulunarak onların içlerindeki yaşama sevinci hunharca yıpratılabilir.
Karikatürist Kart, soruşturma kararını şöyle değerlendirdi: “Bir kısım yargının, bir kısım medya gibi Saray tarafından yönlendirildiğini iddia ediyorum karikatürümde. Size diktatör denilmesini istemiyorsanız her iddiayı ceza tehdidiyle karşılamamanız gerekir. Demokrasilerde iddiaya, karşı iddiayla yanıt verilir. Bu karikatür, sevgili kardeşlerim Can ve Erdem’le dayanışma amacıyla çizildi. Yapılmak istenen dayanışma sergileyenlere gözdağı vermek ise boşuna gayret diyorum!”
Musa Bey’in savunmasından sonra sizleri söz konusu karikatürle baş başa bırakıyorum. Karikatür ülkeyi bölmesin, kimseyi yıpratmasın diye mozaikledim. Böyle daha güzel oldu.
Mevzuatı ne yapacaksın kardeş?
Anayasanın 104. maddesinin “Anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uygun çalışmasını gözetir” dediği Cumhurbaşkanı’nın kaymakamlara tavsiyesi: Yeri geldiği zaman koyun mevzuatı bir tarafa…
Bence çok mantıklı, zaten mevzuata bakıp ne yapacaksın, kafana göre yap, fiili durum oluşsun, ona göre kanununu çözeriz. Maksat kafalar rahat olsun.
Yoksa tavuk mu yumurtadan?
Bu hafta bir polis memurunun hayatını kaybetmesi, bir tanesinin de ağır yaralanmasıyla sonlanan korkunç bir kaza oldu. Bazen düşünüyorum, acaba bu kazanın geleceği belli miydi? O memurlar yerine biz, siz ya da bir tanıdığınız da olabilirdik.
Ülkemiz adalet konusunda imkanı olanlara hep daha sevecen olmasa belki de bu olay ve benzerleri daha az yaşanabilir. Neyse, şimdilik ölmeye devam.
Artık dolandırıcılar düşünsün!
İşte böyle emniyet müdürlerine ihtiyacımız var. Geçtiğimiz hafta polisleri dolandırmaya çalışan polislerin haberini incelemiştik. Bu hafta ise görevini hakkıyla yapan müdürümüz sayesinde dolandırıcılığın köküne kibrit suyu dökmeye hazırlanıyoruz. Şu anda bir dolandırıcı arasa da ona küfür etsem diye bekliyorum…
Yalnız müdürüm dolandırıcıya karşı nasıl bir küfür saydıracağımızı söylememiş, o yüzden biraz zordayım. Sanırım dolandırıcılara “Ana-bacı” kombosuyla biraz cinsel ayrımcılık yapıp ardından da kadın pazarlamacılı iş koluyla dolandırıcının gündelik yaşamdaki çıkar ilişkisini ön plana çıkaracağım bir küfür olacak. Heyecanlıyım.
Acı-yorum
Bu haftanın iki acımasız yorumu var. Biri Apple ve CHP’yi aynı piksellerde birleştiriyor. Diğeri ise sevdiğimiz haberci Cücü’nün aşırı komik Tiviti üzerine bir kamyon ince kum dökmek suretiyle gerçekleşiyor.
Başlıkta teşbih olmaz
Genç kasaptan elektrik üretmek dahice değil mi sizce de?
Kısaca: Gençliğin potansiyel enerjisni kinetik enerjiye, oradan da dinamoya çeviren, termodinamiğin ihlali konulu proje. Zaten mevzuata ne gerek var?
Savaşla savaşı savaşarak kazanacağız
Ülkemizde iyi şeyler de oluyor. Bakınız “Savaşlardan nefret ederim…” diye başlayan cümle nasıl “Gerekirse 100 bin şehidi göze alıp…” noktasına geliyor.
Dünya barışını savaşlardan nefret eden zihinler kazanacak. Her şeyin bir “ama”sı var tabii.
Kayıp haberciliğin izinde
Geçtiğimiz hafta bu sayfalarda bahsettiğim Can Dündar’ın cezaevindeki Instagram hesabını kurgulayan (https://www.instagram.com/candundarhapiste), aynı zamanda da Türkiye’nin sayılı fotoşop/mizah sitelerinden bobiler.org’un kurucusu Ozan Tüzün, Hürriyet’in araştırmacı gazetecilik konusunda ne kadar ileri bir noktada olduğunu bizimle paylaşmış. (Cümle uzun ama, gidiyor)
Geleneklerden ne alırdınız?
Bu hafta böyle harika bir karar çıktı. Bakanlar Kurulu bu boru mu! Görsel, işitsel ve sosyal medya… Bundan böyle her şey geleneksel aile değerlerine uygun olacak tamam mı? Geleneksel derken, hangi gelenekler acaba? Mesela bizde kan davası kavramı geleneksel, beşik kertmesi geleneksel, başlık parası geleneksel… Yani gelenek de hangi yılın, kimin geleneği acaba.
Neyse ne, koskoca Bakanlar Kurulu mu daha iyisini bilecek yoksa gariban Yaşar Usta mı? Tabii ki Bakanlar Kurulu.
“Arkadaş arasında geleneksel aile değerlerine uygun şakalaşın” kısmının da karara dahil olması dileklerimle.
Arkalara doğru fiberleyelim beyler…
Türk Telekom, Avea ve TT Net birleşip kocaman bir şey oldular. Tabii ki bunun tanıtımını yapmak için deli gibi yayın saati satın alıp, iki dakikalık lansman filmini verdiler ekranlara… Lakin konuyla ilgili insanların tepkilerini araştırırken ekşisözlük’te aşağıdaki bir entry’ye rastladım. Bu arada üç şirket birleşince logonun hemen üçgene dönüşmesi geretiği de unutulmamış. Adil kullanım kotası gibi bir garabeti bize yaşattığı için üç firmaya da ayrı ayrı teşekkürlerimi yolluyorum.
“reklam 2 dakika, hizmetin hızı google fiber ile aynı seviyede olsa 2 saniyede cep telefonu kotanız, 1 dakika 15 saniye de ev kotanız doluyor. reklam süresince download yapmayı bile kotanız kaldırmıyor ulan. bu kadar muhteşem bir hizmet.” (onuraydin mahlaslı kullanıcı yazmış)
Bu haftanın da sonuna geldik. Ben X-Files’ın yeni bölümünün başlamasını beklerken sizlere de bir dizi önerisinde bulunayım “Man Seeking Woman”. Eğer komedi seviyorsanız, ikili ilişkiler konusunda başarılı bir diziyle karşılaşacaksınız. Şimdi ikinci sezon başladı, siz birden başlarsınız… Artık diziyi nereden izlersiniz söylettirmeyin, onu da Google’a sorun. Bizdeki gibi üç saatlik değil, efendi gibi 22 dakikalık dizi. Dizi gibi dizi!
Şerafettin sonunda geldi!
Kapatmadan, son bir not daha, benim de ucundan kenarından tuttuğum, yapımı yıllardır süren Kötü Kedi Şerafettin bu hafta vizyona giriyor. Sadece 3D işçiliğine ya da İstanbul manzaralarına bakmak için bile sinemada izlenebilir. Umarım siz de beğenirsiniz.