AYŞEGÜL KASAP
aysegulkasap@diken.com.tr
@aysegul_kasap
Türkiye’de kira fiyatları enflasyondan daha hızlı artıyor. Özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerde yapılan artış enflasyondan da daha fazla.
Bunun iki nedeni var; Türkiye’deki ekonomik kriz ve konut yetersizliği.
Barınamayan öğrenciler ya da taşınmak zorunda olan ama ev bulamayanlar hep gündemdeydi. Fakat konut probleminin başka bir yüzü daha var. Ev bulamadığı için nikah tarihini ertelemek zorunda kalan çiftler… Sayılarıysa giderek artıyor. Bu çiftlerden ikisine ulaşıp konuştuk. İsyan edilen nokta aynıydı; “Ya konut yok ya da çok pahalı.”
Tüm Girişimci Emlak Müşavirleri Derneği (TÜGEM) Başkanı Hakan Akdoğan’ı aradığımızda o da doğruladı konutlarda karşı karşıya kalınan bu durumu: “Kiralık ev alternatifi şu anda çok az. Gelen müşterilerime ‘Ev yok’ dediğim zamanlar oldu. Bir nebze de olsa alternatifler var ama fiyatlar tabii ki yüksek.”

Konut ve barınma hakkı temel bir hak ama Türkiye’de artık lüks. Birleşmiş Milletler’in (BM) belirlediği ‘elverişli konut hakkı’ kriterlerine göre asgari ücretli bir vatandaşın ya da tek maaşla çalışan bir çiftin düzgün, yaşanabilir bir evde barınması imkansız.
Türkiye’de asgari ücret 4 bin 253 lira. Sahibinden.com’a girip baktığımızda bir ailenin oturabileceği ‘elverişli konut’ların aylık kirası 6 bin liradan başlıyor.
Özellikle metro gibi ulaşım merkezlerine yakın yerlerdeki güneş almayan bodrum katı dairelerin kiralık fiyatları bile 4 bin liradan başlıyor.
Ülkenin yüzde 41’i asgari ücretle hayatta kalmaya çalışıyor. Bu oran 2014 verilerine ait. Çünkü Türkiye’de asgari ücretli işçi sayısı son sekiz yıldır resmi kurumlarca açıklanmıyor. Son yıllardaki ekonomik gidişat, işsizlik ve kayıtdışı istihdamla beraber asgari ücretli çalışan sayısının yüzde 41’in üzerinde olduğu tahmin ediliyor.
Elverişli konut ne demek?
İnsanların en temel haklarından elverişli konut hakkı aslında İnsan Hakları Evrensel Bildirgesiyle (İHEB) 1948 yılında kabul edildi. İHEB’de belirlenen hükümler temelinde, elverişli konut hakkı Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’yle 1966 yılında tescillendi.
Sözleşmenin 11.1. maddesi şöyle: “Bu Sözleşme’ye Taraf Devletler, herkesin, yeterli beslenme, giyim ve konut da dâhil olmak üzere, kendisi ve ailesi için yeterli bir yaşam düzeyine sahip olma ve yaşam koşullarını sürekli geliştirme hakkına sahip olduğunu kabul ederler.”
Birleşmiş Milletler (BM) standartlarına göre elverişli ve yaşanabilir konut özellikleriyse şöyle sıralandı: “Kullanım hakkının yasal güvenliği, hizmetlerin kullanılabilirliği, ödenebilirlik, erişilebilirlik, oturulabilirlik, konum ve kültürel elverişlilik.“
‘Ev yok, olan evlerse çok pahalı’
Evlilik hazırlığında bir çiftle konuştuk. İsimlerini vermek istemediler. Uygun fiyata kiralık ev bulamadıkları için nikah tarihlerini ertelemek zorunda kaldıklarını söylediler: “Nikah tarihimizi alamıyoruz. Çünkü kiralık ev yok. Olan evlerinse kirası çok pahalı. Nişanlım öğretmen, atanamadı, çalışmıyor. Sadece ben çalışıyorum. Tek maaş var şu anda. Düzgün bir evde oturmak istersen 6 bin liradan aşağı bulamıyoruz. Ben zaten 8 bin lira maaş alıyorum. 2 bin lirayla mı geçineceğiz bu enflasyonist ortamda. Mümkün değil. Elektrik, doğalgaz faturaları ortada zaten. Mecbur erteledik nikahı.”
‘Çok şey mi istiyoruz’
Konuştuğumuz bir diğer çift karı-koca asgari ücretle çalışıyor: “Eve girecek aylık para 8 bin 500 küsur lira. Güzel bir evimiz olsun istiyoruz. Yeni evli olacağız ya, güneşini alsın, balkonu olsun, mutfağı temiz olsun istiyoruz. Çok mu şey istiyoruz? Bırakın güzel bir evi normal bir ev bile bulamıyoruz. İşime yakın evlere bakıyoruz, bodrum katları 4 bin liradan başlıyor. Güneş almıyor, mutfağı banyosu desen berbat. İnsan yaşayacak bu evde. İşime uzak yerlere bakıyoruz, şehir merkezine uzak. Oralar da üç aşağı beş yukarı aynı. İşe uzak olunca artı bir de yol masrafı var. Toplu taşıma ücretleri de malum. Neresinden bakarsanız çıkmaz sokak. Nikah tarihini istemediğimiz halde erteledik. Geçinemeyiz çünkü. Eve giren paranın yarısı kiraya giderse geri kalanıyla geçinmek mümkün değil. Gıda fiyatları ortada, elektrik, doğalgaz ortada. Nasıl yetişeceğiz?”
‘Ödemem mümkün değil’
İnsanlar artan bu fahiş fiyatlar nedeniyle mevcut evlerinden çıkmıyor. Çünkü oturduğu evde bir yılı doldurduğunda açıklan TÜFE’ye göre zam yapılıyor. Nisan ayında konutta zam oranı da en fazla yüzde 30 olarak belirlenmişti.
Fakat, “Nasılsa piyasa göre daha uygun yerde oturuyorum” deme huzuru da yok. Her an ‘konut mağduriyetiyle’ baş başa kalabilirsiniz.
Üsküdar ilçesinde oturan bir vatandaş hiç beklemediği bir anda ‘konut krizi’yle yüzleşti. Gayet uygun bir kiralık fiyata oturduğu evden, “Oğlum gelip oturacak” ‘bahanesiyle’ çıkarılmak isteniyor.
Onunla konuştuğumuzda şunları söyledi: “Hiç beklemiyordum. Piyasaya göre gayet uygun bir kirada oturuyordum. Evim biraz eski, normalde çıksam yeri ama çıkmaya niyetim yoktu. Piyasaların durumu ortada. Ama şimdi çıkmak zorundayım. Kiralık ev fiyatlarına bakıyorum, mümkün değil benim bu fiyatları ödeyebilmem. 3+1 evler 6 bin lira, 6 bin 500 liradan başlıyor. Benim elime zaten ayda 10 bin lira para geçiyor. Çocukların masrafları var, gıda masrafları var, faturalar var. Ben ayda sadece kiraya 6 bin 500 lira verirsem geri kalan 3 bin 500 lirayla nasıl ayı döndüreyim? ‘Serbest piyasa’ diyorlar ama serbest piyasanın bile bir sınır var. Ev sahiplerinin yaptığı resmen fırsatçılık. Konut krizinin de farkındalar. Nasılsa elleri mahkum deyip fahiş fiyatlar koyuyorlar. Devletin artık buna bir dur demesi lazım.”
‘Gidişat fiyatların daha da artacağını gösteriyor’
Boş dairelerde belirlenen kira fiyatları resmi enflasyon verilerinin de çok üstünde.
TÜGEM Başkanı Akdoğan boş evlerin o günkü piyasa koşullarına göre fiyatlarının belirlendiğini söyledi: “Enflasyon bu şekilde devam ettiği müddetçe, hayat pahalılığı da kiralara yansıyacaktır. Şu anda biri ev tutmak ya da ev almak istiyorsa, ‘Hiç kaçırma al’ diyorum. Çünkü aklın yolu bir herkes yalan söyler matematik söylemez. Bu açıklanan enflasyon oranı belli. Bu oran her geçen gün artarak gidiyor. Yarın durur mu? Bilmiyoruz. Türkiye şartlarında bunu kestirmek zor ama şu anki duruma baktığımda bir alıcı ya da kiracı ne kadar erken davranırsa o kadar karda. Gidişat fiyatların daha da artacağını gösteriyor.”
Konuttaki fiyatların düşebilmesi için girdi maliyetlerinin düşmesi gerekiyor. Bu da dövize bağlı. Bununla birlikte arz-talep dengesi de sağlanmalı.
Akdoğan şöyle devam etti: “Kiralık ev alternatifi şu anda çok az. Gelen müşterilerime, ‘Ev yok’ dediğim zamanlar oldu. Özellikle yaz aylarında hiç yoktu. Çünkü taşınmanın en yoğun olduğu dönem. Ama şimdi de çok kiralık ev yok. Bir nebze de olsa alternatifler var ama fiyatlar tabii ki yüksek.”