CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yerel seçim sonrası ilk söyleşisinde, ‘Kürtlere yeteri kadar güven vermediklerini‘ söyledi; yolsuzluk iddialarına rağmen AKP seçmeninden oy alamamalarını da, ‘halkın iktidarı ekonomiyle özdeşleştirmesine‘ ve Başbakan Tayyp Erdoğan’ın ‘ekonomiyle ilgili söylemlerinin’ tutmasına bağladı.
Kılıçdaroğlu’nun Wall Street Journal Türkiye’den Ayşegül Akyarlı Güven’le söyleşisinden satırbaşları şöyle:
CHP Doğu’da niçin az oy aldı?
Kürtlere yeteri kadar güven vermediğimiz kanısındayım. Çok güzel söylemler geliştirdik o bölgeyle ilgili olarak. Bizim o bölgedeki tabanımız, geçmişte bizim taban BDP’nin içinden.
Biz olabildiğince o bölgeye çok fazla gittik. Yeni projelerimizle gittik, öneriler götürdük. Çözüm sürecinin AKP tekelinde olmadığını, CHP iktidarında da sorunun çözümü için olağanüstü çaba harcayacağımızı ifade ettik.
Yüzde 10 seçim barajını kaldırabileceğimizi, kaldırmak istediğimizi ve BDP’nin hülle yoluyla değil de doğrudan BDP kimliği ile parlementoya girebileceğini defalarca söyledik. Ama Diyarbakır ve Hakkari’de yokuz. Kars, Ardahan, Elazığ, Adıyaman’da aldığımız sonuçlar fena sayılmaz.
İktidar niye oy kaybetmiyor?
Yolsuzluklar konusunda AKP bir darbe yedi. Oylarında genel seçime göre bir düşüş var ama bu beklediğimiz kadar değil.
Bizim toplumumuz iktidarı kendi ekonomisiyle özdeşleştiriyor. Orada ciddi bir kırılma olmazsa istikrarın sürmesinden yana bir tavır takınıyor. Nedeni de çok borçlu olması ve AKP’nin “CHP gelirse faizler ve dolar yükselir. Siz bu borçların altında kalırsınız” propogandası.
Gerçekten de kendine göre tutarlı ama bize göre son derece yanlış bir propoganda yapıyor. O propogandanın da şu veya bu şekilde tuttuğunu görüyoruz. Çünkü yurttaş borçlu ve bir şekilde kendisini riske atmak istemiyor.
AKP seçmenine bir ay sonra ulaşacak…
Erdoğan muhalefetin söylemlerine tümüyle kapalı bir taban oluşturdu. O taban bizim söylemlerinizi belli bir taban dinlemiyor bile. Tek kanaldan besleniyor. O taban da Erdoğan.
Şimdi bizim onların bizi dinleyebilecekleri kanallar açmamız gerekiyor ve bunun için çalışmamız gerekiyor. Bunu çözecek olan da sosyologlar. Biz o kitlelere nasıl kendi fikirlerimizi aktarabiliriz konulu özel bir çalışma yapıyoruz. Bir ay içinde sonuçlanır.
Ekonomi iyi yönetiliyor mu?
Ekonominin çok iyi yönetilmediğini biz çok iyi biliyoruz. Ekonomi kurmayları da bunu çok iyi biliyor. Tümüyle sıcak paraya dayalı, Amerika Merkez Bankası kararlarından çok etkilenen bir ekonomi var.
Saygın çevreler de Türkiye’nin en kırılgan ekonomilerden birisi olduğunu dile getiriyor.
Son 12 yılı dolar bolluğunun bu kadar yüksek olduğu bir dünyada ekonominin temelleri çok daha sağlam atılabilirdi. Ama bunu beceremedi AKP hükümeti.
Yolsuzluk söylemi geri mi tepti?
Bize yeni yeni eleştiriler geliyor. “Efendim siz tümüyle olayları yolsuzluk üzerine inşaa ettiniz” diye. Şimdi siyasal iktidarın bu kadar kapsamlı yolsuzluk yaptığı bir durumda ana muhalefet partisi olarak bizim sessiz kalmamız çok yanlış olurdu. Bu bir demokrasi ayıbı olurdu.
Siyasetçinin topluma hizmet etmek gibi temel bir görevi var.
O da medyayı eleştirdi
Yerel yönetimlerin CHP’nin işi olduğunu anlattık. “Metronun kilometre maliyetini İzmir, Ankara ve İstanbul arasında karşılaştırın. İzmir 60, Ankara 100, İstanbul 140 milyona yapılıyor” dedik. CHP’li belediyelerin avantajlarını topluma sergiledik. İlkokul sütü, metro, tercihli yol hep bizim projelerimizdir. İnsanların, kentsel dönüşümün olduğu yerde bunların yapılacağını, kentin varoşuna sürüklenmeyeceklerini anlattık.
Defalarca dile getirdik ama bu bölümler medyada çok yankılanmadı.
CHP Çankaya için AKP’yle uzlaşır mı?
Onu biraz zaman gösterecek. Önce şu noktada bizim bir uzlaşmamız lazım. Siyasi kimliği çok öne çıkmamış, bir partiye aidiyeti çok öne çıkmamış ama toplumun her kesimini kucaklayan, iyi eğitim almış, yabancı dil bilen, dünyayı ve Türkiye dengelerini iyi bilen bir kişi üzerinde uzlaşırsak birinci turda da olabilir tabi.
‘Sokağa inmedik, inmeyeceğiz’
Demokratik yollardan mücadeleyi sürdüreceğiz. Bugüne kadar sokaklara inmedik. İnmeyi de pek düşünmüyoruz. ama istiyoruz ki devletin kurumları yansız çalışabilsin. Yargı olabilir, yasama ve diğer kurumlar da olabilir. Bunlar tüm topluma hizmet etmeliler. AKP’nin arka bahçesine dönüşmemeliler. Bu kurumlar iktidarın arka bahçesine dönüşürse Türkiye’de kaos çıkar ve çok büyük olaylar olur.